Examples of using Sen sattın in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Ruhumu sattım, ya da sen sattın.
Dükkanı ona demek sen sattın.
Ve ona silahı sen sattın.
Kasabadaki arabaların üçte ikisini sen sattın zaten.
Çok kötü. Dükkanı ona demek sen sattın.
Sahip olduğumuz tüm kitapları sen sattın.
David, en çok dergi üyeliğini sen sattın, o yüzden 4 arkadaşını pizza partisine çağırabilirsin.
Ve, David, en çok dergi aboneliğini sen sattın… ve 4 tane arkadaşını pizza partisine davet edebilirsin.
Ona bu hurdayı sen sattıysan, kendinden utanmalısın.
Ona bu hurdayı sen sattıysan, kendinden utanmalısın.
Ona bu hurdayı sen sattıysan, kendinden utanmalısın.
Buraya uçacağımız zaman, bize uçak biletlerini sen satmıştın.
Ona evi sen satmıştın.
Evi ona sen satmıştın.
Senin sattığını ve elinde satacak daha çoğunun olduğunu söyledi.
Baldıran, senin sattığını biliyorum.
Alleye uyuşturucuları senin sattığını biliyoruz.
Senin sattığın uyuşturucuları?
Senin sattığın iğrenç esrarla?
Onda senin sattığın bir eşya vardı.