Examples of using Servetim in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Benim ufak servetim.
Hayır. Sadece servetim var.
O benim en değerli servetim.
Şimdi servetim yok ama… ilgiyle dolup taşıyorum… bunu
Şirketteki hisselerim dâhil olmak üzere tüm servetim ben öldükten sonra Ko Eun-sunga devredilecek. -Büyükanne? -Ayrıca?
Kendi kalemde, kendi şarabımı içerken. Oğlumun servetim için bana yaltaklanmasını izlerken.
Sonunda, bunca yıl sonra… Baudelaireleri yok ettik. Servetim!
Senatoda müsamaha görmemin tek sebebi uğraşlarım ve münasip soydan gelenlerin kendilerinden alt tabakadakilerle olan ilişkileri sayesinde elde ettiğim servetim.
Daha bu sabah kendimi yalnız, bekâr bir barmen sanırken… şimdi bir çocuk servetim oldu ya da çok sayıda çocuğa her ne denirse işte.
Bu içki için servetinizi veriyorsunuz ve sonra sizi sokaklara atıyorlar.
Kartların adresinden muhteşem servetten sonra, genç adam?
Sağlığın servetten daha önemli olduğunu söylemeye gerek yok.
Ama Atlantisin hazinesini bulmak servetten daha önemli bir şey.
Senin bir servetin var zaten.
Bana hak ettiğim servetin ve gücün sözünü verdiler.
Ama şimdi servetin yarısına sahip.
Öyleyse servetinin birazını da benimle paylaş.
Kendisine miras kalan servetten sana söz etmiş.
Servetin büyüklüğünü soracak olursanız bilmiyorum Bay Wolcott.
Bu servetin yüzde 70i.