SILAHLI in English translation

armed
kol
silah
kolla
silahlandırın
kollu
gun
tüfek
silah
tabancayı
tabanca
silahla
weapons
silah
aleti
silahla
unarmed
silahsız
savunmasız
gunman
tetikçi
soyguncu
silahşör
katil
silahlı adam
bir silahlı
silahlı saldırgan
guns
tüfek
silah
tabancayı
tabanca
silahla
weapon
silah
aleti
silahla
arms
kol
silah
kolla
silahlandırın
kollu
gunmen
tetikçi
soyguncu
silahşör
katil
silahlı adam
bir silahlı
silahlı saldırgan

Examples of using Silahlı in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
O resmi gerçekten istiyoruz. Silahlı değil.
He's unarmed. We're gonna need that painting.
Kudüsde, silahlı 100 adamım var.
I have 100 man in arms in Jerusalem.
Birkaç düzine silahlı robotla korunuyor.
It is protected by a couple dozen mechanized gunmen.
Bu silahlı karakteri kendi yaratmış olamaz mı?
Isn't it likely that she invented this gunman character?
Buraya konuşmaya geldim. Silahlı değilim.
I'm here to talk. I'm unarmed.
Kudüsde, silahlı yüz adamım var.
I have 100 man in arms in Jerusalem.
Yemenin en büyük havaalanına silahlı saldırı.
Gunmen attack Yemen's major airport.
Buraya konuşmaya geldim. Silahlı değilim.
I'm unarmed. I'm here to talk.
Raporlara göre, silahlı.
According to reports, the gunman.
Küçük silahlı bir avuç asiden bahsetmiyorum.
Not just a couple of insurgents with small arms.
Üç kişi gönderip… ateş etmemelerini söyleyin… çünkü, silahlı olmayacağım.
Send three men as I am unarmed. and instruct them not to shoot.
Bu dönemde, silahlı örgütler birbirleriyle finansal olarak
This is when arms organization were able to link up,
Amcam ülkesinin silahlı ayaklanma başlattığını göremedi.
My uncle didn't see his country rise up in arms.
Etrafta düzinelerce AK-47li ve ağır silahlı muhafızlar var.
Dozens of guards with AK's, heavy arms along the perimeter. There appears to be.
Bu özel durum değil mi?'' ağır silahlı.
Hard Arms, Is not It Special?
Ama söylediğim gibi, kurban silahlı ve deneyimli bir eski askerdi.
But as I keep telling people, the victim was armed and an experienced soldier.
Silahlı korumaların olacak.
You're gonna have armed guards.
Silahlı zenci bir adam gördüm. Bir yığının üzerinde duruyordu. Bir cesette olabilir.
I see black man with gun… standing over a pile… maybe body.
Seni, o silahlı cahilden uzak tutmayı görevim olarak görüyorum.
And I consider it my duty to wrestle you away from that gun-toting Philistine.
Peki senin sevgili, silahlı babanı ne yapacağız, sevgilim?
What do we do about your dear, dear, gun-toting father?
Results: 8242, Time: 0.0309

Top dictionary queries

Turkish - English