TAMAMIYLE in English translation

completely
tamamen
tamamıyla
tamamiyle
kesinlikle
tümüyle
tam
bütünüyle
totally
tamamen
kesinlikle
çok
tamamıyla
tamamiyle
gerçekten
tam
tümüyle
bütünüyle
resmen
all
tüm
bütün
tek
her
herşey
tamamen
onca
şey
bunca
entirely
tamamen
tam olarak
tamamıyla
tümüyle
tamamiyle
bütünüyle
hepten
büsbütün
absolutely
kesinlikle
tamamen
gerçekten
katiyen
tamamıyla
fully
tamamen
tam
tamamıyla
tümüyle
tamamiyle
dolu
bütünüyle
dolu dolu
perfectly
mükemmel
tamamen
son derece
çok
gayet
çok iyi
kesinlikle
oldukça
iyi
tamamıyla
whole
tüm
bütün
her
koca
bunca
onca
komple
koskoca
tamamı
olayı
exactly
tam olarak
aynen
kesinlikle
aynı
pek
tıpatıp
tıpkı
harfiyen
öyle
tamamıyla
utterly
tamamen
son derece
tamamıyla
tümüyle
kesinlikle
bütünüyle
tamamiyle
büsbütün
düpedüz
baştan sona

Examples of using Tamamiyle in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Tamamiyle normal.
Perfectly normal.
Tamamiyle yanlış.- Hayır, bu'' Kuğu Gölü.
This is absolutely wrong. No, it's Swan Lake.
Hava tamamiyle temiz değil.
The air isn't fully clear.
Oh. evet, fakat dün-- tamamiyle senin suçun değildi.
Yeah, but yesterday-- it wasn't all your fault. Oh.
Tamamiyle ihmal ediliyorum.
I'm utterly neglected.
Bu davaya tamamiyle gönüllü olarak katıldığının ses kaydını istiyorum.
I want him on tape stating that his involvement in this case is purely voluntary.
Tamamiyle orijinal deneyimim var.
I have got the whole original experience.
Her yönden tamamiyle ona benziyorsun.
You're exactly like her in every way.
Bundan sonra tamamiyle normal insanlar gibi davranacak.
After this, he will be a perfectly normal human being.
Tamamiyle haklısın. Bazen birinin gitmesine izin verirsin.
You're absolutely right. Sometimes, you let one go.
Midnight tamamiyle yüklü ve hareket halinde.
Midnight is fully charged and on the move.
Tanrım, hayır! Beni tamamiyle yanlış anladınız.
Oh, God, no. You have got me all wrong.
Gatesin tamamiyle kapatılmasını emrediyorum.
I'm ordering a full lockdown of the gates.
Düşünülemez, tamamiyle imkanız bir hediye!
An unthinkable, utterly impossible present!
Maymunların tamamiyle ne planladığınız.
Exactly what the apes are planning.
Bunun tamamiyle işle alakalı bir karar olduğunu bilmelisin.
You have to know that was purely a business decision.
Tamamiyle yeni bir dünya.
Whole new world.
Tamamiyle normal bir şey yapıyorum.
A perfectly normal thing to be doing.
Tamamiyle kusursuz olana kadar onları Lexten saklaman?
That you would hide them from him until they were absolutely perfect?
Ben tamamiyle onaylıyorum Hadi bir deneyelim.
I fully endorse it Let's try it at once.
Results: 1190, Time: 0.0656

Top dictionary queries

Turkish - English