Examples of using Uğultu in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Bir şey onları uğultu var.
Eminim uğultu için başın derde girer.
Cumartesi sabah uyandığımda mahallede bir uğultu vardı.
Sonra fark ediyorum ki sorun ofisteki o uğultu.
Yeşil gözler, uğultu.
Bu uğultu… bir şey geçti.
Evet. Evet. Sadece oldukça uğultu gidiyordu.
Uçmak uğultu.
Duyuyor musunuz?- Bu düşük uğultu.
Uğultu geri geldi.
Şu sinir bozucu, tiz uğultu.
Hala meşgul… hala uğultu.
Dev bir mıknatıs gibi. Ve şu uğultu.
Bu düşük… uğultu gibi.
Arılar nasıl -Hala meşgul… hala uğultu.
Bir… bir tür uğultu.
Evet. Defibrilatör uğultu.
Arılar nasıl -Hala meşgul… hala uğultu.
Bir çeşit uğultu.
Groucho dramatik dans müziği uğultu.