UYDURUR in English translation

fabricate
uyduranlar
uydurup iftira
sahte
iftira edenler
make up
makyaj
yapmak
oluşturan
telafi
uydur
uyduracağım
karar
hazırla
barış
kararını
invent
icat
uyduranlar
yaratmak
bul
keşfetmek
uydurup iftira
they forge
uyduruyorlar
düzüp iftira ediyorlar
makes up
makyaj
yapmak
oluşturan
telafi
uydur
uyduracağım
karar
hazırla
barış
kararını

Examples of using Uydurur in Turkish and their translations into English

{-}
  • Ecclesiastic category close
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
İnsanlar dedikodu yapmak için her şey uydurur.
People will invent anything to spread rumors. He was alone.
Öylesine korkunç bir hikâyeyi kim uydurur?
Who would make up such a terrible story?
Regina adlı birini kim uydurur?
Who would make up someone named Regina?
Yalanı ancak Allahın ayetlerine inanmayanlar uydurur; yalancılar, işte onlardır.
Only those fabricate lies concerning God who do not believe in the signs of God, and these are the liars.
Yalanı ancak Allahın ayetlerine inanmayanlar uydurur; yalancılar, işte onlardır.
Only they forge the lie who do not believe in Allah's communications, and these are the liars.
Yalanı, yalnızca Allahın ayetlerine inanmayanlar uydurur. İşte yalancıların asıl kendileri onlardır.
Only those fabricate lies concerning God who do not believe in the signs of God, and these are the liars.
Yalanı, yalnızca Allahın ayetlerine inanmayanlar uydurur. İşte yalancıların asıl kendileri onlardır.
Only they forge the lie who do not believe in Allah's communications, and these are the liars.
Allahın ayetlerine inanmayanlar, ancak yalan uydurur. İşte onlar, yalancıların kendileridir.
Only they forge the lie who do not believe in Allah's communications, and these are the liars.
Yalanı ancak Allahın âyetlerine inanmayanlar uydurur. İşte onlar yalancıların ta kendileridir.
Only they forge the lie who do not believe in Allah's communications, and these are the liars.
Allahın ayetlerine inanmayanlar, ancak yalan uydurur. İşte onlar, yalancıların kendileridir.
Only those fabricate lies concerning God who do not believe in the signs of God, and these are the liars.
Yalanı ancak Allahın âyetlerine inanmayanlar uydurur. İşte onlar yalancıların ta kendileridir.
Only those fabricate lies concerning God who do not believe in the signs of God, and these are the liars.
Yapma Lilly, okula yeni gelenler hakkında insanlar mutlaka hikayeler uydurur.
Come on, Lilly, it's hard enough to be the new kid in school without people making up stories about you.
Yalanı ancak Allahın ayetlerine inanmayanlar uydurur; yalancılar, işte onlardır!
It is those who believe not in the Signs of Allah, that forge falsehood: it is they who lie!
Yalanı, yalnızca Allahın ayetlerine inanmayanlar uydurur. İşte yalancıların asıl kendileri onlardır!
It is those who believe not in the Signs of Allah, that forge falsehood: it is they who lie!
Allahın ayetlerine inanmayanlar, ancak yalan uydurur. İşte onlar, yalancıların kendileridir!
It is those who believe not in the Signs of Allah, that forge falsehood: it is they who lie!
Allahın ayetlerine inanmayanlar, ancak yalan uydurur. İşte onlar, yalancıların kendileridir.
None forge lies except those who disbelieve the verses of Allah those, they are the liars.
Tüm eski evlerin efsaneleri vardır, bunları ayyaş oldukları için işten çıkarılmış uşaklar uydurur ve iftira atarak intikam almaya çalışırlar.
All old houses have their legends concocted by servants dismissed for drunkenness and seeking revenge by spreading slander.
Marleye takıntılı hale gelir, bir mabet yapıp sözde birlikte oldukları bu resimleri uydurur.
What it looks like-- he's obsessed with Marley, so he builds a shrine and he fakes up all these photos of them together.
Mick bazı şeyler uydurur.
Mick makes things up.
Puslu hep bir şeyler uydurur.
Misty's always making stuff up.
Results: 22523, Time: 0.0317

Top dictionary queries

Turkish - English