YÜKÜMLÜLÜKLER in English translation

obligations
sorumluluk
zorunluluk
mecburiyet
yükümlülüğü
görevi
liabilities
sorumluluk
yük
mesuliyet
borç
engel
yükümlülük
obligation
sorumluluk
zorunluluk
mecburiyet
yükümlülüğü
görevi
liability
sorumluluk
yük
mesuliyet
borç
engel
yükümlülük

Examples of using Yükümlülükler in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
vatandaşlarına bazı yükümlülükler veriyorlar, değil mi?
they have some obligation to their citizens, don't they?
Ancak BH Bankacılık Dairesi bu konunun Yükümlülükler Yasasında zaten ele alındığını iddia ediyor ve aldatılan kefillerin haklarını mahkemede aramalarını tavsiye ediyor.
The Banking Agency of BiH, however, claims that this issue is already covered by the Law of Obligations, and recommends that the defrauded guarantors seek justice in court.
Bunun yanı sıra ülkeler, en azından demokratik olanlar, vatandaşlarına bazı yükümlülükler veriyorlar, değil mi?
They have some obligation to their citizens, don't they? Besides which, countries, at least democratic ones?
Size ve… mürettebata… olan sadakatimi aşan… bazı yükümlülükler var. Kaptan.
That go beyond my loyalty to you and this crew. there are some obligations Captain.
Çünkü gerçek dünyada yükümlülükler var… ve sadece kendi kelimelerin kadar iyi olabilirsin.
Because in the real world, there are commitments… and you're only as good as your word.
İflas önlemek için bir banka varlıklarını onun yükümlülükler büyük olduğundan emin olun gerekir.
To avoid going bankrupt, a bank needs to make sure that its assets are greater than its liabilities.
konuşmada Hırvatistanın karşılamasının beklendiği diğer yükümlülükler- BM Savaş Suçları Mahkemesi ile işbirliği
The talks also focused on other obligations Croatia is expected to meet, including co-operation with
Yerine getirilmesi gereken siyasi yükümlülükler arasında Bosnalı Sırp savaş zamanı komutanı Ratko Mladiçin Laheye iade edilmesi,
Political obligations that must be met include the extradition of Bosnian Serb wartime commander Ratko Mladic to the tribunal in The Hague,
onun kredi ve ipotek ve yükümlülükler yan dahil herşeyi gösteriyor Bankanın diğer kişi veya şirketler borçlu.
including all its loans and mortgages, and the liabilities side shows everything that the bank owes to other people or companies.
Makedon halkı ve kurumlarıyla iletişimi ilerletmek ve halkın NATO üyeliğinin getireceği faydalar ve yükümlülükler konusundaki bilincini artırmak için çalışacak.
Macedonia's"accelerated preparations" for entry in the Alliance, and will work to improve communication with the Macedonian public and institutions, raising public awareness of the benefits and obligations of NATO membership.
Ekonomi arenasında, Schwartz-Schilling'' önemli ekonomik ilerleme'' getireceğini söylediği üç önlem sıraladı-- yükümlülükler yasası, ücret yasası ve merkezi bir bankacılık denetleme sistemi kurulması.
In the economic arena, Schwarz-Schilling listed three measures, which he said could bring"significant economic progress"-- the law on obligations, the salary law and the creation of a central banking supervision system.
Viyana müzakerelerinde yükümlülükler ve yatırımlar, borçlar,
Apart from economic aspects, such as liabilities and investments, debts,
ancak Group Wnin ödemesi gerektiği kanalın başlangıç masraflarının% 50sine denk malî yükümlülükler ve kanalın yaratıcı denetimi üzerindeki anlaşmazlıklar yüzünden, Group W o Eylül gerçekleşmesi planlanan ortak girişimden çekildi.
Group W would ultimately drop out of the intended joint venture that September, due to disagreements over the channel's creative control and financial obligations that would have required Group W to pay a 50% share of the channel's start-up costs.
Benim yükümlülüklerim ve sadakatim var.
Well I do have obligations and associations.
Yükümlülüklerin var. ve bunlara riayet etmiyorsun.
You have obligations and you don't obey.
Bunun yükümlülükleri potansiyel olarak sonsuz sayıda
If the liabilities of that are potentially infinite,
Benim yükümlülüklerim var mı?
Do I have any obligations? I'm free?
Yükümlülükleri bilmeden birşeyi satın alacağımı mı düşünmüştünüz?
You think that I would buy anything without knowing the liabilities?
Yükümlülüklerim var.
I had obligations.
Onun planının hem erdemleri hem de yükümlülükleri vardır.
His plan has both virtues and liabilities.
Results: 57, Time: 0.0297

Top dictionary queries

Turkish - English