YAŞLI HANIMLAR in English translation

old ladies
yaşlı kadın
yaşlı bayan
yaşlı kadını
yaşlı hanım
i̇htiyar kadın
yaşlı hanımı
yaşiı bir kadın
yaşlı hanımefendi
yaşlı leydi
yaşlı hatun
older women
yaşlı kadın
yaşlı kadını
ihtiyar kadın
kocakarı
ihtiyar kadını
yasli bir kadin
acuze bir kadın

Examples of using Yaşlı hanımlar in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
tekrar toplum içine karışabilirlerse kansere çare bularak dünyayı yaşlı hanımlar ve öksüzler için daha güvenli bir yer haline getireceklerine yeminler edişlerini dinlemekten daha iyi ne olabilir.
listening to a bunch of vermin swear that they have seen the light, found the way, and if only you will let them out into society they will cure cancer and make the world safe for old ladies and orphans.
Tonton yaşlı hanımlara böyle deriz.
That's what we all called the"dear little old ladies.
Bütün tonton yaşlı hanımları Metodist kilise cemaatini hediye verdiği herkesi.
All the little old ladies, Methodist church people, anybody he would ever given anything to.
Belki bu yaşlı hanım, Hong Kongun 1950lerdeki ilk altın çağını anımsar.
Maybe this old lady can remember Hong Kong's first movie golden age: the 1950s.
Yaşlı hanımlara ne yaparsın?
What do you do to old ladies?
Hey, yaşlı hanımına söyle onunla bu şekilde konuşamaz.
Hey, tell your old lady not to talk to her that way.
İki yaşlı hanım.
Two old ladies.
Metrodaki yaşlı hanım dışında. Para için break dans yapıyordu.
Except for the old lady on the subway who break-dances for nickels.
O tarafta iki yaşlı hanım yaşıyor sanıyordum ben.
I think two old ladies live on that side.
Daha çok yaşlı hanımların çiçeğidir.
It's more of an old lady flower.
O yaşlı hanım beni başka bir yakışıklıyla karıştırmıştır.
That old lady must have me confused with some other good-looking guy.
Buradaki yaşlı hanımların perukları var.
Old ladies have got wigs here.
O yaşlı hanım Bay Hectorun başına dert açmaya çalışıyor.
I think that old lady is trying to make trouble for Mr. Hector.
Hayır, yaşlı hanımları uyarmaya geldik.
No, we came to wan the old ladies.
Belki de Nashin öldürdüğü yaşlı hanım, birinin sevgili büyükannesiydi.
Maybe that old lady that Nash snuffed was somebody's loving granny.
Şu briç yaşlı hanımları mahvetmede… cinden de beter.
That new bridge game is worse than the gin when it comes to the ruination of old ladies.
Müsaadenizle. Yaşlı hanım geliyor.
Excuse me. Old lady coming through.
Mesele yaşlı hanımları güzel göstermek değil mi?
Isn't it about making old ladies look good?
Ben sadece yaşlı hanımlara karşı kibar olmaya çalışıyordum.
I was only trying to be polite to the old ladies.
Belki bu yaşlı hanım, Hong Kongun 1950lerdeki ilk altın çağını anımsar.
The 1950s. Maybe this old lady can remember Hong Kong's first movie golden age.
Results: 61, Time: 1.2214

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English