YAPMAMIZA IZIN in English translation

we're allowed to do
letting us
hadi
olalım
yapalım
haydi
lets
müsaade
edelim
bize bırak
bize bırakın
gidelim
we're allowed to make
are we allowed to do

Examples of using Yapmamıza izin in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Ben… Onca insanla görüşüp alışveriş yapmamıza izin verdiğiniz için size teşekkür etmek istedim.
I want to thank you for letting us see all the people, buy all the nice things.
Babam idareci Watson ile konuşmuş ve barakalarımızda iyileştirmeler yapmamıza izin verildiğini söyledi.
My father has spoken to Director Watson and he said we're allowed to make improvements on our barracks.
Babam idareci Watson ile konuşmuş… ve barakalarımızda iyileştirmeler yapmamıza izin verildiğini söyledi.
On our barracks. and he said we're allowed to make improvements My father has spoken to Director Watson.
barakalarımızda iyileştirmeler yapmamıza izin verildiğini söyledi.
and he said we're allowed to make improvements.
Gerçekten, Kendall gibi kızların yapmamıza izin verdikleri şeyleri senin gibi kızlar… Aslında minnettar olmalısın.
Seriously, girls like Kendall… they let you do things that girls like you… well, let's just say, you should be thankful.
Kimya, bu büyük molekülleri yapmamıza izin verecek miydi? Bunu daha önce denememiştik?
Can chemistry permit making these really large molecules where we have never been before?
Pete, doğum gününün lanetli olduğunu düşünüyor ve hiçbir şey yapmamıza izin vermiyor. Bu yüzden bu ona sürpriz olacak.
Pete thinks his birthday is cursed and won't let me do anything nice, so it has to be a surprise.
Annemle babamın yapmamıza izin vermediği şeyleri yapma hakkımız olduğunu gösteriyorum.
This is about us having the right to do all the things Mom and Dad don't let us do.
Şimdi sana, mesafeni koruman ve işimizi yapmamıza izin vermeni gerektiğini söylemeliyim.
I should tell you, right now, to keep your distance, let us do our jobs.
bir gün FDA Fransız peyniri yapmamıza izin verir.
that we might enjoy, and someday the FDA will allow us to make French cheese.
ama işimizi yapmamıza izin vermelisin, Jade.
but you gotta let us do our jobs, Jade.
Stoddard, rüşveti ortadan kaldırmak ve ülkemizi mahveden… rüşvetçi insanlardan kurtulmamız için bunu yapmamıza izin ver.
Stoddard, let us do what we need to do to rule out corruption that are ruining this country. and to get rid of the payoff guys.
James ve ben, Hammondın yemeğe gitmesine yardımcı olmak için bir yola karar verdik ve pazartesi olduğundan ve bu nedenle bir şeyler yapmamıza izin verildiğinden hangi arabanın trafik için en iyisisi olduğuna karar vermek için restorana doğru bir yarış düşündük.
James and I decided the best way we could help Hammond was to go for lunch,'and since it was a Monday and we were allowed to do a bit of work,'we thought we would find out which of our cars was best in traffic by racing to the restaurant.
Onu yapmana izin veremem.
I can't allow you to do that.
Bunu yapmana izin veremem!
I cannot allow you to do this!
Bunu yapmana izin vereceğime bir saniye bile inanmış olamazsın.
You can't believe I will allow you to do this.
Tomun onu yapmasına izin verilecek mi?
Will Tom be allowed to do that?
Bana bunu yapmana izin vermeyeceğim.
I am not going to allow you to do this to me.
Bunu yalnız yapmana izin vermeme imkan yok.
No way I'm letting you do this alone.
Harry bunu yapmalarına izin vermezdi.
Harry wouldn't have let them do it.
Results: 45, Time: 0.0384

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English