Examples of using Yazmaya in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
The Guardian gazetesi için köşe yazıları yazmaya devam etmektedir.
okumaya, yazmaya, bulaşıkları yıkamaya.
Tallis! Kapı! Yazmaya çalıştım!
Hayır, Londrada yazmaya başladığım bir şeydi. Hayır.
Ben de uygun bir dram yazmaya koyuldum.
An8} gelmiş geçmiş en iyi ölüm sahnesini yazmaya çalışıyordu.
Kalbinin sesini dinle ve yazmaya devam et.
Hayır, Londrada yazmaya başladığım bir şeydi. Hayır.
Beni hemen bağla Celia ya da özgeçmişini yazmaya başla.
Doksanlı yılların başında Fransızca olarak yeni bir roman yazmaya girişti.
Tallis! Kapı! Yazmaya çalıştım!
Sonra yine eğildi, toprağa yazmaya başladı.
Ben herkesin sandığı kadar büyük bir yazar olana kadar yazmaya çalıştım.
Proust bu romanı annesinin 1905teki ölümünden sonra yazmaya başladı.
Sevdiğin makamlarda söz yazmaya çalışıyor.
Tavsiyenize uydum ve yazmaya başladım.
Ardından kendi oyunlarımı yazmaya başladım.
Lou sen 11 Eylülden sonra şiir yazmaya başlamıştın.
Ya da Pam, yetiskin gençlik kitabini yazmaya baslar.
Obez bir kadınsın. Sen 100 kilo verip roman yazmaya oturan.