ZEKI in English translation

smart
zeki
şık
kurnaz
akıllı
akilli
zeka
ukala
intelligent
zeki
akıllı
zeka
akilli
clever
zeki
becerikli
kurnaz
akıllı
akilli
brilliant
harika
zeki
parlak
muhteşem
mükemmel
müthiş
dahice
akıllı
dahiyane
harikulade
bright
parlak
zeki
iyi
berrak
aydınlık
akıllı
ışıltılı
wise
bilge
zeki
akil
akıl
hakimdir
hikmet sahibidir
ukala
genius
deha
bir dahi
dâhi
zeki
dâhice
dâhiyane
zeka
brainy
zeki
gözlüklü
akıllı
bilmiş
brainy için
sharp
keskin
sivri
tam
sert
zeki
şık
zinde
jilet gibi
diyez
kesici

Examples of using Zeki in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Zor olabilirler ama zeki ol.
They can be tough, but you just gotta be sharp.
Bir gece, İstiklal Marşının bestecisi Zeki Üngörü çağırdı.
One evening, he summoned Zeki Üngör the composer of the national anthem.
Keşke bunları kendi kanımdan, bu kadar zeki biri çıkıp söylese!
Would that my own blood stood now so sharp of mind!
Benden hep bir adım önde. Çok zeki.
He will be one step ahead of me. Pretty sharp.
New Yorkdan gelen oldukça zeki dedektiflerle çalışıyoruz.
With some pretty sharp detectives from New York.
Hadi. Hafızanı kaybetmiş olsan bile hâlâ çok zeki bir adamsın.
Even though you lost your memory, you are still a very sharp man. Come on.
Hadi. Hafızanı kaybetmiş olsan bile hâlâ çok zeki bir adamsın.
Come on. Even though you lost your memory, you are still a very sharp man.
Senden daha zeki olduğumu kanıtlamaya çalıştığım zamanlar bile mi? Hayır?
No. even when I'm trying to prove how much cleverer than you I am?
Karşınıza sizden daha zeki biri çıkarsa ne olacak?
What happens if you come across one who's cleverer than yourself?
Nükleer savaşta, ancak en iyi ve zeki olanımızı kurtarabiliriz.
In the event of nuclear war, we can only save our best and brightest.
Biz burada dolgun ücretli işler için çok zeki, genç jeologlar arıyoruz.
We're here looking for the brightest young geologists for high-paying jobs.
Evet. Gördüğüm en zeki şifrelerden biri.
Yes. One of the cleverest cyphers I have ever seen.
Hermione, sen gerçekten de yaşıtlarından arasındaki en zeki cadısın.
Hermione. You are the brightest witch of your age I have ever met.
Çünkü senden çok daha yaşlı, çok daha zeki ve çok daha az değerliyim.
Because I am much older, much cleverer, and much less valuable.
Morse Oxforddaki en zeki adamdır.
Morse is the cleverest man in Oxford.
Çözeceğini biliyordum. Clara… annen, hayatımda tanıdığım en zeki mücitti.
Your mother was the cleverest inventor I ever knew. Clara.
Çözeceğini biliyordum. Clara… annen, hayatımda tanıdığım en zeki mücitti.
Clara… your mother was the cleverest inventor I ever knew.
Onlardan biri olabilirsin, en zeki ve en iyilerinden biri.
The brightest and the best. You could be one of them.
Sör Çok-Övünen yuvarlak masanın en cesur ve en zeki şövalyesiymiş.
Sir Boast-a-lot was the bravest and cleverest knight at the round table.
Onlardan birinin yapılışını bulsan okuldaki en zeki kız olurdun.
If you found out how to do one of those, you would be the cleverest girl in school.
Results: 12118, Time: 0.0415

Top dictionary queries

Turkish - English