Examples of using Zeki in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Zor olabilirler ama zeki ol.
Bir gece, İstiklal Marşının bestecisi Zeki Üngörü çağırdı.
Keşke bunları kendi kanımdan, bu kadar zeki biri çıkıp söylese!
Benden hep bir adım önde. Çok zeki.
New Yorkdan gelen oldukça zeki dedektiflerle çalışıyoruz.
Hadi. Hafızanı kaybetmiş olsan bile hâlâ çok zeki bir adamsın.
Hadi. Hafızanı kaybetmiş olsan bile hâlâ çok zeki bir adamsın.
Senden daha zeki olduğumu kanıtlamaya çalıştığım zamanlar bile mi? Hayır?
Karşınıza sizden daha zeki biri çıkarsa ne olacak?
Nükleer savaşta, ancak en iyi ve zeki olanımızı kurtarabiliriz.
Biz burada dolgun ücretli işler için çok zeki, genç jeologlar arıyoruz.
Evet. Gördüğüm en zeki şifrelerden biri.
Hermione, sen gerçekten de yaşıtlarından arasındaki en zeki cadısın.
Çünkü senden çok daha yaşlı, çok daha zeki ve çok daha az değerliyim.
Morse Oxforddaki en zeki adamdır.
Çözeceğini biliyordum. Clara… annen, hayatımda tanıdığım en zeki mücitti.
Çözeceğini biliyordum. Clara… annen, hayatımda tanıdığım en zeki mücitti.
Onlardan biri olabilirsin, en zeki ve en iyilerinden biri.
Sör Çok-Övünen yuvarlak masanın en cesur ve en zeki şövalyesiymiş.
Onlardan birinin yapılışını bulsan okuldaki en zeki kız olurdun.