Примери за използване на Dolu на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Dolu mu yağıyor?
Felaket; bir çocuğun dolu bir silahı bulup ateşlemesidir.
Silah dolu çanta niye?
Üzgünüz, şu anda tüm hatlar dolu.
Burası akbaba dolu.
Kusura bakmayın, bu oda dolu.
Masalarla dolu bir salondayız ve ben en kötüsünde oturuyorum.
Dolu MP-5 ve bize ateş eden manyak yeterli olmadı mı?
Hani o, dolu bir gemiye kaçmıştı.
Biz risklerle dolu bir iş yapıyoruz, binbaşım.
Hayır, hayır, dolu değil.
New York onlarla dolu.
Üzgünüm, dostum. Ellerim dolu.
Gördüğünüz gibi bu masa dolu.
Kahkahalarla dolu bir parti istiyorum.
İyi bir hırsızın dolu silah taşımayacağını bilmiyor musun?
Neşe dolu ve yaratıcı bir süreç bu,
Belikovun kızları, kömür dolu bir gemiyle bu gece 9 gibi geliyor.
Bir de dolu.
Evet, çok dolu.