Примери за използване на Felaket на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Bataklık Kralına, o felaket günde ne olduğunu anlatamıyorum.
Amerikan topraklarındaki en büyük felaket.
Bu ülkenin tarihindeki en kötü felaket benim gözetimimde gerçekleşiyor!
Bu durum“ insanlık tarihindeki en büyük felaket” olarak tarif edilmiştir.
Her felaket, her doğal afet, kusurlu bilincinizin bir sonucudur.
Çok üzüldüm, felaket bir şey bu.
Sonuçları felaket olacak.
O felaket gün''?
nefret biriktirmek felaket.
O kız, ormana felaket getirecek.
Benimle dalga geçiyor olmalısınız, bu bir milli felaket!
Bu güzel genç hanım olmasa bu akşam felaket olurdu.
Çünkü felaket, acı ve ölüm satıyor üstelik gülüyor da.
Felaket'' nasıl heceleniyor?
Bu felaket olurdu ama hayatına devam etmeni isterdi.
kadınlar bana geldiklerinde hep felaket olmuştur.
Bence bu ortak pasaport olayı kabineye dahil olduğumdan beri karşılaştığım en büyük felaket.
Küçük bir kasaba için çok fazla felaket.
Eğer duyulsaymış Britanya için felaket olurmuş.
Bu felaket olur!