Примери за използване на Ona vermek на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
L would ona vermek kendimi, ama Biri l görmek zorunda var.
Geçenlerde bulunca ona vermek istedim.
Boşanmamız sırasında ona vermek zorunda kaldığım şeyler umurumda bile değil.
Ona vermek istediğin hayat bu mu?
Neden övgüyü ona vermek istiyorsun?
Peki, benim ona vermek istediğim bir şey var da.
Sadece bunu ona vermek istiyorum.
Taşınıyorum da bunları ona vermek istemiştim.
Hirsch, dinle, pantolonunu ona vermek zorundasın.
Evet, ama hepsini ona vermek zorunda değiliz.
Annemin nişan ve düğün yüzüklerini ona vermek isterim.
Bunu eve getirdiğine göre, Ona vermek zorundayım şimdi.
Ben sadece bunu ona vermek istedim.
İhtiyacı olan odayı ona vermek istiyorum.
Bu… Bakın, istediklerini ona vermek için hala zaman var.
Dükkanımızdan demet yaptığım çiçekleri ona vermek istedim ama Sasuke-kun yüz bile vermeden çekip gitti.
Yine de hazine kamerasının IP adresini ona vermek zorunda kaldım.- Ne zaman?- Bilmiyorum.
O bebeği dünyaya getirmek ve benim hiç sahip olmadığım şeyleri ona vermek için burada olduğumu hissediyorum.
Ama nerede olduğunu söylemeden önce para akladığını kabul ettiği kaseti ona vermek zorundayım.
Doğrusu, çok cömert bir ruhu var, pastadan ilk dilimi ona vermek isterim.