Примери за използване на Yaşamakta на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Tek başıma yaşamakta çok zorlandım.
Üzgünüm ama hayvanlarla yaşamakta pek iyi değilim.
Yaşamakta utanılacak bir şey yok.
Neler yaşamakta olduğunu şimdi anlıyorum, Sean.
Küçük bir gölde yaşamakta ne var ki!
Nasıl yaşamakta olduklarını fark etmiyorlar….
Yaşamakta kötüyüm'' suratı yapıyorsun.
Yılından beri Türkiyede yaşamakta ve çalışmalarına Ankarada devam etmektedir.
Goldenlar diğer hayvanlar ile birlikte yaşamakta hiçbir sıkıntı çıkartmazlar.
Onunla konuştuğumda neler yaşamakta olduğunu görebiliyordum.
Ve orada, korku verici birşeyler yaşamakta.
Şimdi istediğim gibi yaşamakta özgürüm!
Büyükbabanız şarkılarımızda ve destanlarımızda yaşamakta.
Alexandre mazide yaşamakta diretiyor.
Tecrübeme göre, asıl onur yaşamakta.
Sanırım insanlar yaklaşan kıyamet tehdidiyle yaşamakta çok zorlanırdı.
Bütün dünyada insanlar daha uzun yaşamakta ve doğum oranı azalmaktadır.
O her birimizin içinde yaşamakta.
Yaşamakta Olduğunuz İl-İlçe.
Mısırlıların yaklaşık yarısı kentsel alanlarda yaşamakta ve çoğu nüfus yoğunluğu büyük Kahire,