YAŞAMAKTA - превод на Български

живеят
oturuyorum
yaşamak
kalıyorum
yaşarım
evim
hayatım
живее
oturuyorum
yaşamak
kalıyorum
yaşarım
evim
hayatım
живеем
oturuyorum
yaşamak
kalıyorum
yaşarım
evim
hayatım
живея
oturuyorum
yaşamak
kalıyorum
yaşarım
evim
hayatım
да оцелее
hayatta kalmak
yaşaması
kurtulması
sağ
ayakta kalması

Примери за използване на Yaşamakta на Турски и техните преводи на Български

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
Tek başıma yaşamakta çok zorlandım.
Беше ми много трудно да живея сам.
Üzgünüm ama hayvanlarla yaşamakta pek iyi değilim.
Съжалявам, но не мога да живея с животни.
Yaşamakta utanılacak bir şey yok.
Няма нищо позорно в това да живееш.
Neler yaşamakta olduğunu şimdi anlıyorum, Sean.
Сега разбрах, през какво си преминал, Шон.
Küçük bir gölde yaşamakta ne var ki!
Няма нищо лошо да живееш в малко езерце!
Nasıl yaşamakta olduklarını fark etmiyorlar….
Те просто знаят как да живеят….
Yaşamakta kötüyüm'' suratı yapıyorsun.
Правите физиономия"Не съм добър в живота".
Yılından beri Türkiyede yaşamakta ve çalışmalarına Ankarada devam etmektedir.
От 2008 г. насам тя живее и работи в Истанбул, Турция.
Goldenlar diğer hayvanlar ile birlikte yaşamakta hiçbir sıkıntı çıkartmazlar.
Че Басенджи не съжителства с други животни.
Onunla konuştuğumda neler yaşamakta olduğunu görebiliyordum.
Когато говорих с нея, Мога да видя през какво е минала.
Ve orada, korku verici birşeyler yaşamakta.
А някъде там обитава едно ужасяващо създание.
Şimdi istediğim gibi yaşamakta özgürüm!
Сега ще мога да живея както искам!
Büyükbabanız şarkılarımızda ve destanlarımızda yaşamakta.
Дядо ти живее в нашите песни и легенди.
Alexandre mazide yaşamakta diretiyor.
Александър настоява да живее в миналия век.
Tecrübeme göre, asıl onur yaşamakta.
По мое мнение, най-славно е да се живее.
Sanırım insanlar yaklaşan kıyamet tehdidiyle yaşamakta çok zorlanırdı.
Хората щяха да живеят трудно със заплахата от предстояща смърт.
Bütün dünyada insanlar daha uzun yaşamakta ve doğum oranı azalmaktadır.
Навсякъде по света има страни с намаляваща раждаемост и нарастваща продължителност на живота.
O her birimizin içinde yaşamakta.
То продължава да живее във всеки от нас.
Yaşamakta Olduğunuz İl-İlçe.
Иваново, с която живеел.
Mısırlıların yaklaşık yarısı kentsel alanlarda yaşamakta ve çoğu nüfus yoğunluğu büyük Kahire,
Около половината жители на Египет живеят в градски райони, като най-много има в гъсто населените центрове на Кайро,
Резултати: 153, Време: 0.0646

Най-популярните речникови заявки

Турски - Български