DURCHMACHEN - Turkce'ya çeviri

• yaşamak
• geçmek
• başına
• çekmek
• şey
• atlatmak zorunda
• yaşadığını
• geçmesi
• yaşadığı
• yaşadığımız
• geçtiğini

Durchmachen Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Gut den Kredit zurückzahlen, aber gerade einige Lebensveränderungen durchmachen?
Borç ödemesi iyi, ama sadece bazı yaşam değişimlerinden geçmek?

Wirklich zu schade, dass wir das immer noch durchmachen müssen, nur um uns zu sehen.
Yine de birbirimizi görmek için bu kadar şey yapmamız hâlâ kötü.

was Sie gerade durchmachen.- Sind Sie verheiratete?
şu an ne yaşadığını hayal bile edemem?

Und es gibt eine Menge Schmerzen, die auch ihre Familien durchmachen.
Ve çok fazla acı var aileleri de geçmesi.

Es tut mir leid, dass du das nochmal durchmachen musst.
Bunu tekrar yaşamak zorunda kalacağın için üzgünüm.

An8}Weil Sie keine Ahnung haben, warum Sie das durchmachen.
An8} Çünkü bunların başına niye geldiğini bilmiyorsun.

Dass Du dieselben Schmerzen durchmachen musst.
Aynı acıdan geçmek gerekiyor.

Und haben keine Ahnung, was echte Schwarze durchmachen.
Gerçek siyah halkın neler yaşadığı hakkında hiçbir fikrin yok.

Ich kann nicht davon ausgehen zu wissen, was Sie gerade als Vater durchmachen.
Bir baba olarak neler yaşadığını bildiğimi iddia edemem.

Sie glauben nicht, dass alle neugeborenen Männer dieses Verfahren durchmachen sollten.
Tüm yeni doğan erkeklerin bu prosedürden geçmesi gerektiğini düşünmüyorlar.

Shigeo. Warum musst du so etwas durchmachen, Ritsu?
Shigeo. Neden böyle bir şey yaşamak zorunda kalıyorsun, Ritsu?

Weil Sie keine Ahnung haben, warum Sie das durchmachen.
Bilmiyorsun. Çünkü bunların başına niye geldiğini.

wollte diese Demütigung nicht noch einmal durchmachen.
insan gibi hissettim ve bu utançtan tekrar geçmek istemedim.

Es ist dir egal, was Dalsae und ich durchmachen, stimmt's?
Dalsae ile benim ne yaşadığımız umurunda değil, değil mi?

Uns interessiert nicht, was andere durchmachen.
Başkalarının ne yaşadığı umurumuzda değil.

Aber das war falsch. Und ich dachte nicht daran, was alle anderen durchmachen.
Başkasının da bir şeyler yaşadığını düşünmedim ama düşünmeliydim.

Irgendwie glauben wir immer noch, dass jeder die sogenannte Midlife-Crises durchmachen müsse.
Bir şekilde hala herkesin sözde bir orta yaş krizinden geçmesi gerektiğine inanıyoruz.

Dann müssten wir das nicht immer wieder durchmachen.
Bunu tekrar tekrar yaşamak zorunda kalmazdık.

Wohl mehr als jeder andere. Er weiß, was diese Astronauten durchmachen.
Hatta herkesten daha çok. O astronotların başına neler geleceğini çok iyi biliyor.

Es ist so viel, was wir in all diesen Jahren durchmachen mussten.
Yıllar boyunca yaşadığımız her şey için çok üzgünüm.