WHEN I'M TALKING TO YOU - Turkce'ya çeviri

[wen aim 'tɔːkiŋ tə juː]
[wen aim 'tɔːkiŋ tə juː]
seninle konuşurken
while you were talking
when you talk
when you
senle konuşurken
sizinle konuşurken
while you were talking
while you speak
seninle konuştuğum zaman

When i'm talking to you Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Come back here when I'm talking to you, please.
Ben senle konuşuyorken buraya gel, lütfen.
Back here when I'm talking to you.
Seninle konuşurken öyle çekip gitme.
You never listen when I'm talking to you.
Seninle konuşurken beni hiç dinlemiyorsun.
You don't walk away when I'm talking to you, Chingchong.
Ben seninle konuşurken yürüyüp gidemezsin çing-çong.
You don't walk away when I'm talking to you, Chingchong.
Ben seninle konuşurken yürüyüp gidemezsin çinçon.
When I'm talking to you, I feel like I'm talking to a building.
Ben seninle konuşurken sanki bir binayla konuşuyormuşum gibi hissediyorum.
Stop clowning around when I'm talking to you.
Seninle konusurken soytarilik etmeyi birak.
I wash his clothes every week, and they always… Bennie, don't you be slamming around here, and don't you walk away when I'm talking to you!
Bennie, eline koluna hakim ol… ve seninle konuşurken çekip gitme! Giysilerini her hafta yıkıyorum ve hep!
When I'm talking to you, I forget other people are going to read it. And then I think about how you stabbed Brando in the back.
Anladın mı? Seninle konuşurken, bunları başka insanların da… okuyacağını unutuyorum ve şimdi Brandoyu sırtından nasıl bıçakladığın aklıma geliyor.
And then I think abut how you stabbed Brando in the back. You see, when I'm talking to you, I forget other people are gonna read it.
Anladın mı? Seninle konuşurken, bunları başka insanların da… okuyacağını unutuyorum ve şimdi Brandoyu sırtından nasıl bıçakladığın aklıma geliyor.
And then I think about how you stabbed Brando in the back. When I'm talking to you, I forget other people are going to read it.
Seninle konuşurken, bunları başka insanların da… okuyacağını unutuyorum ve şimdi Brandoyu sırtından nasıl bıçakladığın aklıma geliyor.
breathe… even when I'm talking to you like this, daddy… I just feel like I'm not actually alive.
nefes almak… seninle konuşurken bile, baba… aslında sadece hayatta değilmişim gibi hissediyorum.
Bennie, don't you be slamming around here, and don't you walk away when I'm talking to you!
Bennie, eline koluna hakim ol ve seninle konuşurken çekip gitme!
And don't you walk away when I'm talking to you! Bennie, don't you be slamming around here!
Bennie, kitabını öyle çarparak kapatamazsın… ve seninle konuşurken çekip gidemezsin!
How many times I gotta tell you, why you always cursing when I'm talking to you?
Sana kaç kez söyledim. Neden benimle konuşurken küfür… ediyorsun?
Answer me when I'm talking to you.
Seninle konuşurken bana cevap ver!
Stop reading when I'm talking to you.
Seninle konuşurken okumaktan vazgeç.
Listen to me when I'm talking to you.
Seninle konuşurken, beni dinle.
Stand up when I'm talking to you!
Seninle konuşurken ayağa kalk!
Stop walking when I'm talking to you!
Seninle konuşurken yürümeyi bırak!
Sonuçlar: 1019, Zaman: 0.0598

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Ingilizce - Turkce