YAPMAYA - Almanca'ya çeviri

zu tun
yapmak
işim
yapacak
alakası
ilgisi
şey
bir ilgisi
yapın
zu machen
yapmak
çekmeyi
kılmak
yapın
hale
yaratmak
hat
var
sahip
almak
hiç
zaten
şey
yapmak
olmalı
elimizde
buldun
zu bauen
inşa etmek
yapmaya
kurmak
oluşturmak
üretmek
tasarlamak
durchzuführen
yapmak
gerçekleştirebilirsiniz
yapabilirsiniz
yapabilir
yürütmek
işlemi
antun
yapmak
zarar
yaparsın
şey
zu unternehmen
yapmaya
şirketlerle
herzustellen
yapmak
üretmek
üretim
kurmak
üretebilir
oluşturabilir
imal
zu tätigen
yapmak
işlemini
zu leisten
yapmak
sağlamak
vermeye
zu treiben

Yapmaya Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Bunu yapmaya bir tek Babloo Beyin hakkı var.
Dieses Anrecht hat lediglich Babloo Bhaiya.
Seni krep yapmaya zorlar. Gecenin bir yarısı.
Zwing sie, dir Pfannkuchen zu machen, mitten in der Nacht.
Daha fazlasını yapmaya hazırdık, ancak bunun gerekli olmayacağını umuyoruz.
Wir sind bereit, mehr zu unternehmen, aber wir hoffen, das ist nicht nötig.".
Tek bildiğimiz, onu yeni bir silah yapmaya zorladıkları.
Nur, dass man ihn zwingt, eine neue Waffe zu bauen.
Sadece işimizi yapmaya çalışıyoruz.
Wir versuchen nur unseren Job zu tun.
Bu veriler tahminler ve analizler yapmaya yardımcı olur.
Diese Daten sind dabei behilflich Prognosen und Analysen durchzuführen.
Sana ne yapmaya çalıştığını anlattıklarında yatağımda ağladım.
Als mir gesagt wurde, was sie dir antun wollte. Ich habe geweint.
Keith ne yapmaya çalışıyor?
Was hat Keith vor?
Antikor yapmaya çalışıyordu.
Sie versuchte, die Antikörper herzustellen.
bahis yapmaya başladıklarında sadık müşteriler olarak kabul edilir.
der Plattform gelten als treue Kunden, sobald sie anfangen, Einsätze zu tätigen.
Yani ya birşeyler yapmaya çalışacağız, ya da ölmelerine izin vereceğiz.
Entweder wir versuchen, etwas zu unternehmen, oder wir lassen sie sterben.
Ve bir parçacık hızlandırıcısı yapmaya çalıştım.
Und ich versuchte, einen Teilchenbeschleuniger zu bauen.
Krallar hata yapmaya başlar.
Könige beginnen, Fehler zu machen.
Ben de senin için aynısını yapmaya çalışacağım.
Ich werde versuchen, dasselbe für dich zu tun.
Önerilen çözümleri onaylamak için testler yapmaya çalışacaksınız.
Sie werden daran arbeiten, Tests zur Bestätigung der vorgeschlagenen Lösungen durchzuführen.
Bunu yapmaya o zorladı seni.
Er hat dich gewaltsam angeheuert.
Bunu Hellsing Organizasyonuna yapmaya Seni domuz! nasıl cüret edersin!
Wie konntest du das der Familie Hellsing nur antun, du Miststück?!
Sonra marmelat yapmaya karar verdim.
Daher habe ich beschlossen, Marmelade herzustellen.
Ayrıca sağlık ve sosyal fonumuza dolgun bir katkı yapmaya da söz verdi.
Zusätzlich versprach er einen fetten Beitrag an unser Gesundheits- und Wohlfahrtsfond zu leisten.
An2} Bunu yapmaya hakkın yoktu.
Du hattest kein Recht, das zu machen.
Sonuçlar: 3534, Zaman: 0.084

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca