AN ELEMENT in Turkish translation

[æn 'elimənt]
[æn 'elimənt]
unsuru
element
factors
of
components
bir elemanı
guy
dude
employee
fella
member
element
staff
bir öğesi
item
element
component
faktörleri
factor
element
bir elementi
element
bir elementin
element
bir elementtir
element
bir ögesi
an item
element

Examples of using An element in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Grab helps determine the size of an element on the screen.
Grab, ekrandaki bir öğenin boyutunu belirlemeye yardımcı olur.
I needed to inject an element of derring-do into my sobriety.
Derring-do bir elemana enjekte etmek gerekiyordu Benim itaatime.
And an element of strategy.
Strateji faktörünü de var.
It requires an element that doesn't exist on Earth.
Dünyada var olmayan bir elemente ihtiyacı var.
Each point represents an element, the topmost being the soul.
Her nokta bir öğeyi simgeler, En üstteki ruh.
Each… each sign is associated with an element, okay?
Her… her işaret bir elementle ilişkili, tamam mı?
Let's use an element of surprise.
Sürpriz unsurunu kullanalım.
There is such an element.
Böyle bir eleman vardır.
That's because it's made from an element with a higher heat signature than regular metal.
Çünkü normal metalden daha yüksek ısıdaki bir elementten yapılmış.
I think, in the leadership of conservatism during the Clinton era there was an element of corruption.
Clinton dönemindeki, muhafazakârların liderliğinde de yolsuzluk unsurunun olduğunu düşünüyorum.
Each year is associated with an animal and an element.
Her yıl bir hayvan bir elementle ilişkilendirilmektedir.
Please, fright depends on an element of surprise.
Lütfen, korku sürpriz faktörüne dayanır.
Every alibi contains an element of falsehood which with patience can be discovered.
Her suçun dışında kalmak yalan bir unsur içerir ve farkına varılabilir.
They all had an element of it.
Hepsinde bundan bir parça vardı.
It is an element known as gold.
Bilinen element adıyla, altın.
There seems to be an element missing, a converter, transformer.
Burada bir parça eksik gibi görünüyor, bir dönüştürücü, transformatör.
Antoine Lavoisier recognised phosphorus as an element in 1777.
Kükürdün kimyasal bir element olduğu 1777de Lavoisierdan ortaya attı.
An element of conflict in any discussion is a very good thing.
Görüşmelerde bir parça çatışma iyi birşeydir.
Is an element of free will. One interesting aspect of the jinn.
Özgür irade elemanı olmalarıdır. Cinlerin bir başka özelliği de.
An element? What does that even mean?
Element mi? Bu ne demek?
Results: 132, Time: 0.0582

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish