BIR PARÇA in English translation

piece
parça
pay
eseri
dilim
bit
biraz
bir parça
daha
azıcık
ufak
kısım
ısırdı
of
biri
var
yerine
dolu
yüzünden
oluşan
dışında
dair
dolayı
ait
part
yarı
kısmen
bir parçasi
kısmı
bir parçası
bölüm
rolü
dahil
tarafı
bölümünü
item
parça
eşya
öge
bir şey
öğe
mal
madde
ürünü
maddeyi
konumuz
fragment
parça
kırıntısı
bir fragmanı
parçası bulunduğunda tarih 2 mart 2006ydı
song
parça
şarkı
şarkıyı
chunk
dobiş
parçası
yığını
bir kısmı
büyük
slice
bir parça
bir dilim
dilimle
doğra
dilimini
kes
kesit
component
parça
bileşeni
bileşen
öğe
unsuru

Examples of using Bir parça in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Şarkıya gömülü başka bir parça daha var.
There was another track buried in the song.
Hala bir parça eksik ve sadece bir Gothcorp fabrikası o parçayı üretiyor.
And only one GothCorp plant makes it. There's still one component missing.
Bu taksitli bir parça değildir efendim.
This is not an installment item, sir.
Bu sefer kanıtım var. Metal bir parça.
This time I have got evidence-- a fragment of metal.
Lorelaiın hayatının her yılından bir parça seçiyorum.
I have decided to choose one song from each year in Lorelai's life.
Kafatasından bir parça mı?
Is that a shard of his skull?
Bir parça şeker alabilir miyim?
Can I have a lump of sugar?
Donna bana koca bir parça vişneli tatlı kesti.
Donna cut me way too big a slice of cherry crumble.
Başka bir parça dinlemek ister misin?
Don't you want to hear another track?
Yumruk büyüklüğünde bir parça gördüm… boynunun arkasından üflenir.
I saw a fist-size chunk blown out the back of his neck.
Hala bir parça eksik ve sadece bir Gothcorp fabrikası o parçayı üretiyor.
There's still one component missing, and only one Gothcorp plant makes it.
Ve bir parça daha olacak.
And then we have one more item.
elinizde kalan tek şey ufacık bir parça olur.
all you have left is this tiny, crispy fragment.
Şimdi gerçekten ama gerçekten hüzünlü bir parça çalacağım.
I'm gonna play a song now that's really, really sad.
Bir parça şeker alabilir miyim?'' dedim.
Can I have a lump of sugar?", I said.
Bir kadına bir parça Amerikan pastası alması için yardım etmeyi hep severim.
I'm always happy to help another woman get her slice of the American pie.
Size bir parça çalacağım.
I'm gonna play you a track.
Tarihten değiştirmeyi unuttukları ufak bir parça.- Bilmiyorum.
I don't know. Little chunk of history that they had forgotten to hold.
Bayan Ebisunun sipariş ettiği bir parça yeni geldi. Zevkle.
My pleasure. An item that Ms. Ebisu had ordered has just come in.
Beyaz Rusya Bilim Enstitüsü gelecek nesil bir optik parça geliştirdi.
The Belarussian institute of science has developed a next-gen optical component.
Results: 7231, Time: 0.0824

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English