SLICE in Turkish translation

• bir parça
• bir dilim
• dilimle
• doğra
• dilimini
• kes
• kesit
• bir dilimi
• dilimlemek
• kesmek
• bir dilime
• dilimiyle

Examples of using Slice in English and their translations into Turkish

Slice the bread.
Biraz ekmek kes.

Use a plasma torch… and slice that ship into neat little pieces.
Plazma kaynağı kullanarak… gemiyi temiz küçük parçalar halinde dilimle.

Everybody show me a pizza slice.
Herkes pizza dilimini göstersin.

Taking a slice from the frontal cortex.
Frontal korteksten bir kesit alındı.

Made it out of a can of Diet Orange Slice.
Portakal dilimlemek için yapıldı.

Come on! It's just $20 a slice!
Hadi, bir dilimi 20 dolar!

Small slice.
Küçük bir parça.

And… slice the lemons.
Bir de limonları doğra.

Just slice that baby right off.
Sadece yavruyu kes çıkar.

Go and slice the watermelon.
Git karpuzu dilimle.

Excuse me. He had to slice through four layers of tissue.
Dört doku tabakasını dilimlemek zorundaydı… Afedersiniz.

You don't wanna slice the organs.
Organlarını kesmek istemezsin.

A slice of American history.
Amerikan tarihinin bir dilimi.

Slice of life, my friend.
Hayattan bir parça, dostum.

Slice up some of that bacon, Bill.
Şu pastırmadan biraz kes Bill.

You slice the ginger.
Sen zencefili doğra.

Slice up some bananas and warm up the syrup. Sure.
Tabii, biraz muz dilimle ve şurubu ısıt.

We need another slice.
Bir dilime daha ihtiyacımız var.

You know, take a picture, slice his throat, put his head in a dryer.
Fotoğrafını çekip, boğazını kesmek, kafasını öğütücüye atmak için falan.

You may have noticed there was a slice of cake missing.
Fark etmiş olabileceğiniz üzere pastanın bir dilimi eksik.