BUILDING SOMETHING in Turkish translation

['bildiŋ 'sʌmθiŋ]
['bildiŋ 'sʌmθiŋ]
bir şey inşa
build something
bir şeyler kurmak
bir şey yapmaya
to do something
to make something
to build something
bir şeyler inşa
build something
birşey yaratıyordum

Examples of using Building something in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Building something.
Bir şey oluşturuyor.
And we don't know what. The protomolecule is building something.
Protomolekül bir şey inşa ediyor ama ne olduğunu bilmiyoruz.
The protomolecule is building something.
Protomolekül bir şey inşa ediyor ama ne olduğunu bilmiyoruz.
Uh, building something.
Ah, bir şey yaratıyordum.
So, you guys building something, or… Hulk, no!
Pekâlâ, siz çocuklar bir şeyler yapıyor musunuz yoksa…- Hulk, hayır!
But I get it now. He started building something.
Bir şeyleri inşa etmeye başlamış. Şimdi anlıyorum.
But I get it now. He started building something.
Şimdi anlıyorum. Bir şeyleri inşa etmeye başlamış.
He's got to be building something.
Building something monumental.
Devasa bir şeyi inşa ederek.
It's good to see him building something.
Bir şeyler yarattığını görmek güzel.
Building something they could see.
Görebilecekleri bir şey inşa ettiler.
Christine never talked about building something that could bring down the dome?
Christine kubbeyi alaşağı edecek bir şey inşa etmek hakkında konuşmadı mı hiç?
Are you building something?
Bir şey mi inşa ediyorsun?
of running companies, of building something great.
Ya da büyük bir şeyler inşa etmek.
Building nothing. Building something.
Hiçbir şey yaptıkları yok. Bir şey yapıyorlarmış.
You're building something great for Geoffrey Wilder… just like always.
Asıl Geoffrey Wilder için güzel bir şey inşa ediyorsun.
We were getting somewhere, building something, and then you came along, and you burnt it all down.
İlerleme kaydediyorduk, bir şey inşa ediyorduk…-… ve sonra sen çıkageldin ve her şeyi yakıp kül ettin.
Simon, please. We were getting somewhere, building something, and then you came along
Lütfen, Simon. İlerleme kaydediyorduk, bir şey inşa ediyorduk… ve sonra sen çıkageldin
Try building something larger than three stories in the Tianjin province… see if his name comes up in your database then. Put it to you this way.
Şöyle söyleyeyim, Tianjinde üç kattan yüksek bir şey yapmaya kalkarsanız… ismi veritabanınızda çıkıyor mu görürsünüz.
And you burned it all down. Simon, please. We were getting somewhere, building something, and then you came along.
Lütfen, Simon. İlerleme kaydediyorduk, bir şey inşa ediyorduk… ve sonra sen çıkageldin ve her şeyi yakıp kül ettin.
Results: 67, Time: 0.0534

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish