Examples of using Decisive in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
I love a decisive man.
Where is the decisive moment?
And decisive.
Ve kararlı ol.That was the decisive goal in Hamburg Stadium.
Bu gol Hamburg Volkspark stadyumundaki sonucu belirleyecek.So the time has come for the decisive battle.
Demek sonucu belirleyecek savaşın zamanı geldi.We are all heroes. And we will celebrate this decisive day every.
Hepimiz kahramanız ve sonuca götüren bu günü kutlayacağız.The decisive battle is on.
Savaşın sonucunu belirleyecek.Decisive enough for you, vampire?
Cevabım yeterince açık mı vampir?That was decisive.
Çok kesin bir zafer oldu.I spent my entire life trying to capture the decisive moment.
The decisive battle between the Austrian and Turkish armies took place on August 5, 1716 at Petrovaradin.
Ağustos 1716da Avusturya Ordusuna karşı yapılan Petrovaradin Muharebesinde şehit düşmüştür.Comrade Voroshilov, are you as decisive in battles?
Savaşlarda da bu kadar kararlı mısın, yoldaş Voroshilov?But the operation must be swift and decisive.
We need energetic and decisive people around here.
Burada çalışkan ve azimli adamlar lazım bize.I tried bold, tried decisive, and now I got nothing.
Gözüpek With one decisive motion, I kicked down the door.
Tek bir kararlı hareketle kapıyı tekmeledim.I think it is time to confirm the strength of the decisive battle plan.
Sanırım, mutlak savaş planının gücünü teyit etmenin tam zamanı.If the decisive battle is not for food they will not act.
Eğer mutlak savaş yiyecek uğruna değilse, eyleme geçmezler.It has to be swift, decisive, and by the book.
Decisive battle is the day after tomorrow at 10 o'clock.
Mutlak savaş, yarından sonraki gün, saat 10da.
