EXPANDED in Turkish translation

[ik'spændid]
[ik'spændid]
genişletilmiş
to expand
expansion
büyüdü
grow up
growth
to expand
bigger
being raised
expansion
to grown-up
genişledi
to expand
expansion
genişletti
to expand
expansion
genişletildi
to expand
expansion
büyüyordu
grow up
growth
to expand
bigger
being raised
expansion
to grown-up
genişletti bugün iki düzine acemi polis arama alanını

Examples of using Expanded in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Any dot can be clicked and expanded.
Herhangi bir noktanın üzerine tıklanabilir ve genişletilebilir.
Central line iv could have made a hole near the lung that slowly expanded.
Takılan damar yolu akciğerinin yanında yavaş yavaş genişleyen bir delik açmış olabilir.
Restored and expanded after-school programmes.
Okul sonrası programları yenilenecek ve genişletilecek.
During the communist era, the production area expanded to some 20,000 hectares 49,000 acres.
Komünizm döneminde üretim alanı, 20.000 hektara( 49.000 dönüm) genişletilmiştir.
With his research, Conway greatly expanded the knowledge of electrochemical capacitors.
Yaptığı araştırma ile Conway, büyük ölçüde elektrokimyasal kapasitörler bilgisini genişletmiştir.
From that moment on, vast amounts of energy were released as space itself expanded.
Bu andan itibaren, uzay genişledikçe olağanüstü miktarda enerji salındı.
And then they started taking the telecom data and expanded after that.
Ardından telekomünikasyon verilerini alıp, kapsamı genişletmeye başladılar.
That was abandoned in 1945 when they expanded the IRT line.
Fakat 1945 yılında metro hattı genişletildiğinde o durak terkedilmiş.
In 2015, Russia expanded the runways in order to accommodate Russian aircraft.
Yılında Rusya, uçaklarını yerleştirmek için pistleri genişletme çalışması yaptı.
Expanded the database search of every print we pulled from Natalie's apartment.
Natalienin dairesinde bulduğumuz tüm parmak izlerinin veri tabanı aramalarını genişlettim.
His stomach expanded, leaving no room for the organs.
Midesi öteki organlara yer bırakmayacak şekilde genişlemiş.
Each thing suddenly expanded.
Birdenbire, her şey genişlemeye başladı.
In 1886, his cabinet greatly expanded suffrage, doubling the electorate.
Da kabinesini büyük ölçüde oy kullanmaya genişleterek seçmenlerin sayısını ikiye katladı.
spilt blood, expanded the empire.
imparatorluğu genişlettim.
Knot theory greatly expanded.
Düğüm teorisi büyük ölçüde genişletilmiştir.
I certainly expanded mine.
Ben benimkini genişlettim.
Guillaume Dupuytren expanded these degrees into six different severities in 1832.
Guillaume Dupuytren bu dereceleri 1832 yılında altı farklı yanık şiddeti olarak genişletmiştir.
As the universe expanded, it also cooled.
Buna göre, evren genişledikçe sıcaklık da düşmüştür.
And expanded after that. And then they started taking the telecom data.
Ardından telekomünikasyon verilerini alıp, kapsamı genişletmeye başladılar.
But his original coven had expanded too.
Cadılar mecliside daha da genişlemiş.
Results: 503, Time: 0.0871

Top dictionary queries

English - Turkish