I'M BEGINNING TO FEEL in Turkish translation

[aim bi'giniŋ tə fiːl]

Examples of using I'm beginning to feel in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I'm beginning to feel totally cut off from the world.
Dünyadan tamamı ile ilişkimin kesildiğini hissetmeye başlıyorum.
You see, I'm beginning to feel.
Bak, hissetmeye başladığım şey.
I'm beginning to feel my feet again.
Ayaklarımı tekrar hissetmeye başladım.
I'm beginning to feel faint.
Bayılıcak gibi hissediyorum.
I said I'm beginning to feel alright now.
Başlıyorum. Şimdi iyi hissetmeye.
I'm beginning to feel. You see,
Hissetmeye başIıyorum. Bak,
I'm beginning to feel like a genuine human being..
Şimdi kendimi insan gibi hissetmeye başladım işte.
Olivia, I'm beginning to feel rather frantic.
Çileden çıkmış hissetmeye başlıyorum.
Olivia, I'm beginning to feel rather frantic.
Çileden çıkmış hissetmeye başlıyorum.
I'm beginning to feel guilty for asking, for God's sakes.- I know, I know.
Bunu sorduğum için suçlu hissetmeye başladım, yemin ederim.- Biliyorum, biliyorum.
I want you to get a fella in here by the name of Finnegan… Michael Finnegan. The way I'm beginning to feel about my neck.
Dinleyin Bay Flynn Boynumla ilgili hissetmeye başladığım şekilde… Buraya Finnegan ismiyle bir arkadaş bulmanı istiyorum… Michael Finnegan.
Actually… I think I am beginning to feel something.
Aslında, sanırım bir şeyler hissetmeye başlıyorum.
I hate this solidity, the stodginess I am beginning to feel.
Hissetmeye başladığım bu katılıktan, bu cansızlıktan nefret ediyorum.
I was beginning to feel like one of the statues on Konigsplatz.
Artık kendimi Konigsplatzdaki heykellerden biri gibi hissetmeye başlamıştım.
I was beginning to feel like a leper.
Cüzzamlı gibi hissetmeye başlıyordum.
I was beginning to feel like a statue.
Bir heykel gibi hissetmeye başlıyordum.
I was beginning to feel you were part of my uniform.
Üniformamın bir parçası olduğunu, hissetmeye başlamıştım.
Hey, I was beginning to feel left out.
Hey, kendimi dışarıda hissetmeye başlamıştım.
I was beginning to feel like a raisin!
Kuru üzüm gibi hissetmeye başlamıştım!
I was beginning to feel a wee bit like the ginger stepchild.
Ailedeki istenmeyen üvey evlatmışım gibi hissetmeye başlamıştım biraz.
Results: 58, Time: 0.0461

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish