I'M GOING IN THERE in Turkish translation

• i̇çeri gireceğim
• oraya gitmek
• içeri gireceğim

Examples of using I'm going in there in English and their translations into Turkish

I'm going in there, and you're not gonna stop me.
Oraya gireceğim ve sen beni durduramazsın.

I'm going in there to complain.
Girip şikayet edeceğim.

To complain. I'm going in there.
İçeri gidip şikayet edeceğim.

I'm going in there, and you're coming with me.
Oraya giriyorum ve sen de benimle geliyorsun.

I'm going in there to feed a hungry child.
Sadece oraya girip, aç bir çocuğu doyurmak istiyorum.

I'm going in there.
Ben oraya gidiyorum.

I'm going in there.
Ben içeri giriyorum.

I am his son, and I'm going in there.
Ben onun oğluyum, ve oraya giriyorum.

I'm going in there to reconfigure for manual launch.
Elle ateşlemeyi bulmak için oraya gidiyorum.

I'm going in there to see my parents.
Ailemi görmeye içeri giriyorum.

Castle, I'm going in there.
Castle, içeri giriyorum.

Look, Malena I'm going in there.
Bak, Malena ben içeri giriyorum.

I'm going in there. Stop.
Dur. İçeri giriyorum.

I'm going in there. Okay.
Tamam.- Ben içeri giriyorum.

I guess I'm going in there to get those needles.
Sanırım o iğneleri almak üzere oraya ben giriyorum.

There's no way for nothing I'm going in there.
Hiç yolu yok oraya girmem.

I'm going in there. I started crying.
Ağlamaya başladım. İçeri giriyorum.

Of course I'm going in there.
Tabi ki bende geliyorum.

I'm going in there to keep the wind at my back.
Rüzgarı arkamda tutmak için oradan giriyorum.

I'm going in there.
Bıktım… İçeri giriyorum.