I GAVE HIM in Turkish translation

[ai geiv him]
[ai geiv him]
verdim
gave
ona vermiştim
ona para vermiştim ev sahibine vermemiş
verdiğimi hatırlatırım dün gece ona dışarı
ona acıdım biraz para verdim

Examples of using I gave him in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
With the medicine I gave him, he doesn't need to diet.
Ona verdiğim ilaçla diyet yapmasına gerek yok.
I gave him money to send for your house and he pocketed it!
Evin için göndersin diye, parayı ona vermiştim… ama parayı cebine atmış!
I gave him a couple of hits,
Ona birkaç darbe vurdum,
I gave him all of my money, $1.4 million, my entire life savings.
Hayatım boyunca biriktirdiğim tüm paramı, 1.4 milyon dolarımı verdim.
Believing all that as true, I gave him all my powers and support to him..
Tüm bunların doğruluğuna inanarak, tüm gücümü ve desteğimi ona verdim.
Killed, a terrier I gave him. He said it was only the dog that had been.
Ama o sadece ona verdiğim teriyerin öldürüldüğünü söyledi.
I gave him all the money, like we agreed.
Anlaştığımız gibi tüm parayı ona vermiştim.
When Jonny was here the other night, shit, I gave him a hard time.
Geçen akşam Johny buraya geldiğinde kahretsin, ona zor anlar yaşattım.
I gave him 15 minutes to pout, which is almost up.
Surat asmayı bitirmesi için 15 dakika verdim ki dolmak üzere süresi.
I took a sip and I gave him the rest of the 12-pack.
Bir yudum aldım ve 12 taneden kalanı ona verdim.
It's from the boutonniere I gave him, prom night.
Mezuniyet balosunda ona verdiğim yaka çiçeği.
Heroically, I gave him the last short stack.
Kahramanlık yapıp son konserveyi ona vermiştim.
so I gave him my best smile.
bu yüzden ona en sevimli gülümsememle.
I gave him an extra piece of pie, he was here so long.
Öyle uzun kalınca fazladan turta verdim.
The book that I gave him, I need to get it back.
Ona verdiğim kitap, onu geri almam lazım.
I gave him this little intercom.
Bu minik haberleşme cihazını ona vermiştim.
And, uh, like an idiot, I gave him my name.
Sonra salak gibi ona adımı söyledim.
I heard him moving around, I gave him a pill 1 5 minutes ago.
Gezindiğini duydum, 15 dakika önce de ilacını verdim.
It was little bits of advice I gave him, mainly on denying her pleasure.
Ona verdiğim küçük bir tavsiyeydi. Bundan zevk almaması için.
And Ares will forgive because I gave him an oath.
Ares affeder çünkü ona yemin ettim.
Results: 515, Time: 0.0425

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish