MAXIMUM in Turkish translation

['mæksiməm]
['mæksiməm]
maksimum
maximum
max
top
maximal
azami
maximum
top
max
utmost
maximal
en fazla
most
maximum
last
tops
at best
best
highest
's
largest
greatest
en yüksek
maximum
top
high
tallest
largest
supreme
peak
utmost
highest-ranking
yüksek
high
supreme
highly
loud
tall
up
top
maximum
superior
elevated
fazla
too
much
more
many
lot
extra
anymore
excess
no longer
maksimuma
maximum
max
top
maximal
maksimumda
maximum
max
top
maximal
maksimumu
maximum
max
top
maximal

Examples of using Maximum in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Maximum level above sea level is 76m.
Deniz seviyesinden yüksekliği 62 mdir.
Calculate using maximum.
En yükseği kullanarak hesapla.
The maximum, I refuse to guess.
Azamisini tahmin etmeyi reddediyorum.
You use maximum.
Sen en yükseği kullanacaksın.
Maximum had legal counsel. Jane didn't.
Maximumun avukatı vardı, Janeninse, yoktu.
Maximum had legal counsel.
Maximumun avukatı vardı, Janeninse.
Now I am willing to work for, at minimum, league maximum.
Minimum ligin maksimumunu verirseniz çalışmaya razı olurum.
In 2007, his first studio album, Maximum, was released.
Yılında ilk stüdyo albümü Maximumu yayımladı.
But at present, the best we can do is try to avoid Solar Maximum.
Fakat günümüzde yapabileceğimiz en iyi şey Solar Maximumdan kaçmaktır.
Normally, the maximum duration for an integration plan is three years.
Uyum süreci planı normalde en çok üç yıl geçerli olabilir.
He had escaped the maximum security Attica State Penitentiary…"seven days before.
Kendisi bundan yedi gün önce, maksimim güvenlikli Attica Eyalet Hapisanesinden firar etmişti.
I gotta get him back to maximum security by 6:00, all right?
Saat 6ya kadar maksimim güvenlik bölümüne götürmem lazım?
You can change the maximum number of suggestions,
En çok kaç öneri yapılacağını değiştirebilirsiniz,
They have her on maximum pressers, But she's barely maintaining her pressure.
En üst düzey solunum cihazına bağlamışlar ama güçlükle basıncını sağlayabiliyormuş.
Yeah*♪ Are you a guard in the prison, maximum security?
Yüksek seviyede güvenlikli hapishanedeki koruyucum sen misin?
You know what a riot in a maximum security prison looks like?
Sence üst düzey güvenliği olan bi hapishanede isyan ne demektir bilirmisin?
On internal arrangements we can have maximum flexibility.
İç düzenlemelerimizde azami seviyede esnekliğe sahip olabiliriz.
I know you did the maximum.
Sizin derece yaptığınızı da biliyorum.
This month we're having a maximum security campaign.
Bu ay yüksek seviyede güvenlik önlemleri almaya başlıyoruz.
We have no maximum, sir.
Sınır yok, efendim.
Results: 2738, Time: 0.0542

Top dictionary queries

English - Turkish