OUT IN THE RAIN in Turkish translation

[aʊt in ðə rein]
[aʊt in ðə rein]
yağmurda dışarı
yağmurda dışarıda
dışarıda yağmurun
yağmurda dolaştığın için

Examples of using Out in the rain in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Making you stand out in the rain like that.
Bardaktan dokulurcesIne yagmur yagarken dIsarI cIkarIyordu senI.
Good grief. Only a real blockhead would be out in the rain like this.
Yok artık. Sadece bir taşkafa böyle bir yağmurda dışarıda kalır.
I will pick one person, then put them out in the Rain.
Çünkü dönmezseniz bir kişiyi seçerim ve sonra onları yağmura çıkarırım.
When my dad beat me and threw me out in the rain I found the puppy, all skinny and ragged.
Babam beni dövdüğünde ve yağmurda dışarı attığında bir deri bir kemik kalmış ve bakımsız yavru bir köpek buldum.
Then wanna chase him{\an1}half blind back out in the rain.{\an1}Pulling a knife on an old man.
Yarı kör bir ihtiyara bıçak çekip yağmurda dışarı atıyorsun.
Somebody please go tell Sister Josephine that Robert's out in the rain with the pope.
Lütfen biri gidip Rahibe Josephinee Robertın Papayla dışarıda yağmurun ortasında olduğunu haber versin.
Pretty high and mighty for a man who left our nation's flag out in the rain last Fourth of July.
Son 4 Temmuzda ulusumuzun bayrağını dışarıda yağmurda bırakan biri için oldukça iddialı sözler bunlar.
Rose, I'm… I'm standing out in the rain, ringing the bell for 15 minutes.
Rose, Ben… 15 dakikadır dışarıda, yağmurun altında zili çalıyorum.
When my dad beat me and threw me out in the rain… I found the puppy, all skinny and ragged.
Sıska ve eski püskü bir köpek yavrusu bulmuştum. Babam beni dövüp yağmurda dışarıya attığında.
He would give up all his comforts and sleep out in the rain, if she said that's the way it ought to be.
Bütün rahatından vazgeçer Sokakta yağmurda bile uyur Eğer kız öyle olmasını isterse.
Out, in the rain.
Defolun yağmur altına.
And sleep out in the rain.
Ve yatar yağmurun altında.
And go out in the rain.
Yağmurda da dışarı çıkıyorlar.
Still out in the rain.
Hala yağmurun altında.
I was often out in the rain.
Yağmurda sık sık dışarda oldum da ondan!
I have been out in the rain.
Ben bütün gün yağmurda dikildim.
Why are you out in the rain?
Neden yağmur altındasın?
But he was also out in the rain.
Ayrıca yağmur altında da kalmış.
But he was also out in the rain.
O da soğuk ve yağmur oldu.
Yeah, but camping out in the rain?
Evet, ama yağmurda kamp yapmak mı?
Results: 446, Time: 0.0571

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish