REGULATE in Turkish translation

['regjʊleit]
['regjʊleit]
düzenleyen
regulating
governing
organized
organised
arranging
running
of the governament
düzenliyor
to arrange
to hold
to organize
to regulate
editing
organising
making
to throw
orchestrating
düzenler
order
the system
pattern
layout
formation
arrangement
scheme
setup
restoring
düzenleyin
edit
organize
arrange
hold
regulate
kontrol
control
check
inspection
düzenlemek
to arrange
to hold
to organize
to regulate
editing
organising
making
to throw
orchestrating
düzenlemeye
to arrange
to hold
to organize
to regulate
editing
organising
making
to throw
orchestrating
düzenlemektir
to arrange
to hold
to organize
to regulate
editing
organising
making
to throw
orchestrating

Examples of using Regulate in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
How do we assess or regulate motive?
Amacı nasıl değerlendiriyor veya düzenliyoruz?
control and regulate.
kontrol ve düzenleme yapmamalı.
And a bunch of nerds couldn't possibly stop them. watching them insist they could regulate the Internet.
Bir avuç inek onların interneti düzenlemesine engel olamazdı.
animals help regulate the physical environment of the earth.
Dünyanın fiziksel çevresinin düzenlenmesine yardım ettiğine inanıyordu.
The corals regulate that with pigments that we can only see when they are illuminated by ultraviolet light.
Mercanlar sadece morötesi ışıkla aydınlatıldıklarında görebildiğimiz pigmentlerle düzenlenirler.
These regulate all marriages and divorces for their own communities.
Bunlar kendi toplumlarındaki evlilikleri ve boşanmaları düzenlemektedir.
Regulate your breathing!
Nefesini ayarla!
They won't dare regulate.
Düzenleme yapmaya cesaret edemezler.
Yes, I can regulate.
Evet, kontrol altında tutabilirim.
Nature, they predict, will regulate us.
Doğanın bizi regüle edeceğini öngörmekteler.
Labour legislation and collective agreements regulate employees' rights and obligations.
İş mevzuatı ve toplu iş sözleşmeleri çalışanların haklarını ve sorumluluklarını belirler.
The owner can regulate the public visibility of the file or folder.
Bu sahibin dosya ya da klasörün genel tarafından görünürlüğünü düzenleyebilme özelliği vardır.
Er-shaped globes regulate pressure.
Er-şeklinde küresel cisimler basıncı ayarlar.
I regulate.
Ben düzenleyiciyim.
In some cultures, sumptuary laws regulate what men and women are required to wear.
Bazı kültürlerde, erkeklerin ve kadınların ne giyeceğini dini kurallar belirler.
The pacemaker helped regulate his heart rhythm.
Kolesterolü düşürür, kalp ritmini ayarlamaya yardımcı olur.
And by the angels who regulate the affairs, you will certainly be resurrected.
Yarıştıkça yarışan ve işleri yöneten meleklere and olsun.
And er-shaped globes regulate pressure.
Er-şeklinde küresel cisimler basıncı ayarlar.
These pumps regulate the overflow.
Bu pompalar taşma kontrolünü ayarlıyorlar.
Regulate pressure as badly Then I guess you don't need to.
O zaman… sandığın kadar basıncı düzenleyemeyeceksin.
Results: 87, Time: 0.123

Top dictionary queries

English - Turkish