SHARP KNIFE in Turkish translation

[ʃɑːp naif]
[ʃɑːp naif]
keskin bir bıçak
sharp knife
sharp blade
keskin bir bıçağa
sharp knife
sharp blade
keskin bir bıçağın
sharp knife
sharp blade
sivri bıçak
keskin bir bıçakla

Examples of using Sharp knife in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I need a good sharp knife. Yeah. Yeah?
Evet.- Evet. Keskin bir bıçağa ihtiyacım var?
I have a sharp knife.
Benim keskin bir bıçağım var.
Sharp knife, this level of frenzy.
Keskin bıçak, bu derece bir çılgınlık.
Where's that sharp knife we have?
Şu keskin bıçağımız nerede?
Bitches love a sharp knife.
Kaltaklar keskin bıçağı sever.
Sharp knife.
Keskin bıçak.
A sharp knife cuts the quickest and hurts the least.
En keskin bıçak, en az acıtır.
Not since I was a child have we had a sharp knife in this house.
Bu evde keskin bıçağımız olmadı. Çocukluğumdan beri.
A sharp knife would work, but my blender barely works on avocados.
Keskin bıçak olsa neyse, benim mikser avokadoyu bile zor parçalıyor.
A sharp knife cuts quickest and hurts least.
En keskin bıçak, en az acıtır.
Not since I was child have we had a sharp knife in this house.
Çocukluğumdan beri… bu evde keskin bıçağımız olmadı.
Sinjay, sharp knife.
Sinjay, keskin bıçak.
go next door and fetch me a small, sharp knife, some liquor, and some linens… lots of linens.
yandaki odaya gidip bana küçük ve keskin bir bıçak… biraz içki ve bez, çok bez getirin.
I have a sharp knife, the tip of which is drawing blood from your wife's face… right now.
Keskin bir bıçağım var, ucu şu anda karının yüzünde kanla çizgiler çiziyor.
For example, the cause of his running a sharp knife across the throat of Andrew Wohl… and the effect of Mr. Wohl bleeding to death within minutes?
Örnek verirsek, keskin bıçağı Andrew Wohlun boğazına saplaması sonucu Bay Wohlun oracıkta ölmesi gibi?
because he was prearing for a sharp knife to enter his back.
onu sırtından bıçaklamak için, keskin bıçağını hazırlıyordu.
treat an animal and to poke me with what is by Steve's own admission a very sharp knife.
davranma hakkını size vermiyor. Ayrıca Stevee ait çok keskin bir bıçakla beni dürtme hakkını da.
A sharp knife.
Keskin bir bıçak.
A very sharp knife.
Çok keskin bir bıçak.
A good, sharp knife.
Güzel, keskin bir bıçak.
Results: 421, Time: 0.0412

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish