Examples of using Simon in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Chloe Simon.
Chloe Simonum.Simon. Mr. Köhler is leading the investigations.
Bay Köhler soruşturmayı yönetiyor. -Simon.Simon, the world is a mess. Hello?
Alo? Dünya bir felaket. -Simon.You need a static Simon.
Size statik SIMON gerek.Simon, drink.- Stop them!
Onu durdurun! -Simon, iç!Sorry.- You should apologize to Simon too.
Look. Single.- Simon!
Bak, bekâr. -Simon.You wait for my signal, OK?-Simon.
Sinyalimi bekle, tamam mı? -Simon.There's no point.- Huh?- Simon?
Hiç anlamı yok… -Simon.Templar's here.- Simon templar?
Tapınakçılar geldi. -Simon Templar?This is a very thoughtful gift, Mr. valecross. Simon?
Bu çok düşünceli bir hediye Bay Valecross. -Simon?Simon? What have you done with her?
Ne yaptın ona? -Simon!Yeah, and didn't you just break up with Simon last week?
Evet ve sen geçen hafta Simondan ayrılmadın mı?I didn't say anything!-: Simon. What?
Ben bir şey demedim. -Simon! -Ne?What?- Simon.- I didn't say anything!
Ben bir şey demedim. -Simon! -Ne?Take your magazine… and apologize to my friend Simon here.
Dergiyi alacak…- ve arkadaşım Simondan özür dileyeceksin.Well, he shouldn't have come after Simon in the first place.
Eh, ilk etapta Simondan sonra gelmemesi gerekiyordu.He's come to collect Simon.
Simon için gelmiştir.I'm worried about Simon.
Simon için endişe ediyorum.Simon, please.
Şemun, lütfen.
