SKILL in Turkish translation

[skil]
[skil]
yetenek
talent
skill
ability
gift
aptitude
flair
beceri
skill
ability
proficiency
finesse
dexterity
the knack
resourcefulness
ingenuity
hüneri
trick
skill
ingenuity
ustalığı
mastery
skill
tricky
craftsmanship
ingenuity
finesse
virtuosity
yeteneği
talent
skill
ability
gift
aptitude
flair
becerisi
skill
ability
proficiency
finesse
dexterity
the knack
resourcefulness
ingenuity
yeteneğin
talent
skill
ability
gift
aptitude
flair
yeteneğini
talent
skill
ability
gift
aptitude
flair
becerileri
skill
ability
proficiency
finesse
dexterity
the knack
resourcefulness
ingenuity
beceriyi
skill
ability
proficiency
finesse
dexterity
the knack
resourcefulness
ingenuity
hüner
trick
skill
ingenuity
ustalık
mastery
skill
tricky
craftsmanship
ingenuity
finesse
virtuosity

Examples of using Skill in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Light Body Skill.
Hafif Vücut hüneri.
We should concoct some simulations to help Wallace learn this new skill.
Wallaceın bu yeni beceriyi öğrenmesine yardım etmek için birkaç simülasyon hazırlamalıyız.
I have seen your skill and would like to make a request.
Yeteneğini gördüm ve buraya senden bir ricade bulunmak için geldim.
You don't have the skill.
Yeteneğin yok işte.
No, honour hath no skill in surgery, then?
Hayır. Yani onurun cerrahi becerileri yokmuş, öyle mi?
Some charm and skill.
Bir miktar cazibe ve hüner. Nasıl desem.
Your skill and experience is not up to mine how can you be the leader?
Senin ustalık ve deneyimin benden iyi olmadığı halde nasıl komutanlık yapacaksın?
It depicts the bravery and skill of the Black Clan.
Kara Klanın yeteneğini ve cesaretini betimliyor.
What is honour? Hath it no skill in surgery?
Hayır. Yani onurun cerrahi becerileri yokmuş, öyle mi?
I think we can come up with something. Well, with your skill and my experience.
Senin yeteneğin ve benim tecrübemle bir şeyler bulabiliriz.
To help Wallace learn this new skill. We should concoct some simulations.
Wallaceın bu yeni beceriyi… öğrenmesine yardım etmek için birkaç simülasyon hazırlamalıyız.
I'm trying to teach you a skill.
Sana bir hüner öğretmeye çalışıyorum.
You need skill to do that.
Ustalık lazım böyle bir şey için.
At least you have confidence since you have no skill.
Yeteneğin yok ama neyse ki kendine güvenin var.
If you used that skill at work, you would be a leader already.
Bu yeteneğini iş yerinde kullansaydın şimdiden lider olurdun.
Where did you learn this profoundly useful skill?
Bu derinlemesine yararlı beceriyi nereden öğrendin?
I bet all that skill is stored in this little chip.
İddaaya girerim tüm bu hüner şu küçük çipte depolanmıştır.
I know the guy was an engineer, but, man his skill as an artist was unbelievable.
Biliyordum adam mühendisti ama sanatçı olarak becerileri inanılmazdı.
What skill!
Ne ustalık!
And you have some skill in smithying, you're a quick learner.
Biraz demircilik yeteneğin var, çabuk öğreniyorsun.
Results: 978, Time: 0.0779

Top dictionary queries

English - Turkish