Examples of using The notebook in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Can somebody help me find The Notebook?
The Notebooku bulabilmem için birileri bana yardım edebilir mi?I have written your name on the notebook. and i'm gonna give it to superman.
To see if the notebook is real… or fake!
That's true… They can't get the notebook if their hostage is dead.
Really you want to see"The Notebook"?
Gerçekten Notebooku izlemek mi istiyorsun?Oh, I'm sorry! Don't touch the notebook, please!
Deftere dokunma lütfen. Oh, üzgünüm!The notebook you tampered with was the fake that I had Mikami prepare!
Değiştirdiğin defter sahteydi, Mikamiyi bu konuda hazırlamıştım!Near, we cannot allow you to test the notebook.
You can find. And leave the notebook next to the most depressing Christmas movie.
Orada bulabileceğin en iç karartıcı Noel filminin yanına defteri bırak.Don't touch the notebook, please.
Deftere dokunma Iütfen.Watch The Notebook and fast-forward through all the sad Alzheimer's shit.
The Notebooku seyredip acıklı Alzheimer kısımlarını atlarız.The notebook I had was one that belonged to someone other than a Shinigami.
Benîm elimdeki defter başka bir Ölüm Tanrısına verildi.Bad news is Drexel knows we don't have the notebook yet.
Kötü haber, Drexel defterin bizde olmadığını biliyor.And leave the notebook next to the most depressing Christmas movie you can find.
Orada bulabileceğin en iç karartıcı Noel filminin yanına defteri bırak.You have all touched the notebook so you can see?
Herkes deftere dokunduğuna göre hepiniz görebiliyor musunuz?I rented The Notebook.
Notebooku kiralamıştım.The notebook still exists
Defter hâlâ mevcutBecause somebody else wanted it badly enough to steal the notebook.
Başka biri istiyordu, defterin çalınması cabası.He says you can see him if you touch the notebook.
Görünüşe göre deftere dokunanlar onu görebiliyor.Oh, my God, I watched The Notebook!
Aman Tanrım The Notebooku izledim!
