TIME TO MAKE in Turkish translation

[taim tə meik]
[taim tə meik]
yapma zamanı
time to make
time , it do
time to build
yapmak zaman
time to make
time , it do
time to build
yapmanın zamanı
time to make
time , it do
time to build
yapmaya zaman
time to make
time , it do
time to build
kazanma vakti
yapmak için zaman kazandırdığımı
açma zamanı
time to open

Examples of using Time to make in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Time to make a deal with God.
Tanrı ile bir anlaşma yapma zamanı.
Time to make babies. You got nice clothes.
Giysilerin güzel. Bebek yapmaya zaman bulmuşsun.
Time to make some more snacks.
Biraz daha atıştırmalık yapma zamanı.
Time to make staff meal.
Çalışanların yemeğini yapma zamanı.
It is time to make our move.
Artık hamlemizi yapma zamanı.
Time to make space so doctor number two can access the spine.
Böylece doktor iki, omurgaya erişebilir. Yer yapma zamanı.
So doctor number two can access the spine. Time to make space.
Böylece doktor iki, omurgaya erişebilir. Yer yapma zamanı.
Time to make the doughnuts. Alert! Alert!
Alarm! Alarm! Çörek yapma zamanı.
Alert! Alert! Time to make the doughnuts.
Alarm! Alarm! Çörek yapma zamanı.
Alert! Time to make the doughnuts. Alert!
Alarm! Alarm! Çörek yapma zamanı.
Time to make a peanut butter, pork and pickle sandwich.
Fıstık ezmeli, jambonlu, turşulu bir sandviç yapma zamanı.
Time to make other plans.
Yeni planlar yapmanın vakti geldi.
Come on, darling, time to make a graceful exit.
Hadi hayatım, zengin kalkışı yapmanın vakti geldi.
We don't have time to make sure it's not a trap.
Tuzak olmadığından emin olmaları için ekiplerin araştırma yapmalarına zaman yok.
You have got time to make me a cup of coffee then.
Bana bir fincan kahve yapmaya vaktin var.
Well… time to make the doughnuts.
Tamam çörek yapma zamanıdır.
Time to make a deal with God.
Tanrı ile anlaşma yapma zamanıydı.
Look, we still have time to make this right.
Bak, hala bunu düzgün yapma vaktimiz var.
Time to make magic.
Sihir yapma zamanı.
There's plenty of time to make weight.
Kilo vermesi için bir sürü zaman var.
Results: 133, Time: 0.0579

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish