ULTRAVIOLET RAYS in Turkish translation

[ˌʌltrə'vaiələt reiz]
[ˌʌltrə'vaiələt reiz]
ultraviyole ışınlarından
ultraviolet light
morötesi ışınlarından
ultraviyole ışınları
ultraviolet light
ultraviyole ışınlarının
ultraviolet light

Examples of using Ultraviolet rays in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
where there's a lot of sunshine, that protects them from ultraviolet rays, and… they evolved special cells that produce darker skin Coja, I'm sorry,
güneş ışığı vardır… bu yüzden evrimleşerek onları ultraviyole ışınlarından koruyan… ve derilerinin koyu renkli olmasına neden olan deri hücreleri ve… Coja,
produce darker skin Coja, I'm sorry, but you need to go now. that protects them from ultraviolet rays, and… In some places, where there's a lot of sunshine.
güneş ışığı vardır… bu yüzden evrimleşerek onları ultraviyole ışınlarından koruyan… ve derilerinin koyu renkli olmasına neden olan deri hücreleri ve… Coja, üzgünüm ama artık gitmen gerekiyor.
cells that produce darker skin Coja, I'm sorry, but you need to go now. In some places, where there's a lot of sunshine, that protects them from ultraviolet rays, and.
güneş ışığı vardır… bu yüzden evrimleşerek onları ultraviyole ışınlarından koruyan… ve derilerinin koyu renkli olmasına neden olan deri hücreleri ve… Coja, üzgünüm ama artık gitmen gerekiyor.
that's the layer in the atmosphere that made ultraviolet rays to this day. for the land, and it still protects us from.
karaya çıkmalarını sağlayan… ve bizi bugüne kadar hâlâ ultraviyole ışınlarından koruyan atmosferdeki katman.
Ultraviolet rays to this day. it possible for our distant ancestors to leave the water for the land, and it still protects us from Remember, that's the layer in the atmosphere that made.
Hatırlayın, bu uzak atalarımızın suyu terkedip… karaya çıkmalarını sağlayan… ve bizi bugüne kadar hâlâ ultraviyole ışınlarından koruyan atmosferdeki katman.
Coja, I'm sorry, but you need to go now. In some places, where there's a lot of sunshine, they evolved special cells that produce darker skin that protects them from ultraviolet rays, and.
Coja, üzgünüm ama artık gitmen gerekiyor. Bazı yerlerde çok fazla, güneş ışığı vardır… bu yüzden evrimleşerek onları ultraviyole ışınlarından koruyan… ve derilerinin koyu renkli olmasına neden olan deri hücreleri ve.
was the highest color in the spectrum. about the violet ray, the ultraviolet ray, Dr. Waldman, I learned a great deal from you at the university Please.
ışın tayfındaki en yüksek renkler… mor ışınlar ve ultraviole ışınları hakkında… çok güzel şeyler öğrendim. Lütfen.
Ultraviolet rays- bad. Lotion- good.
Mor ötesi ışıklar kötü, krem iyi.
Ultraviolet rays, radioactive rays. Magnetism, static electricity, temperature.
Manyetizma, statik elektrik, sıcaklık, ultraviyole ışık, radyoaktivite.
Launched in February of 201 0, the SDO measures magnetism, ultraviolet rays, and even the interior of the Sun.
Yılının şubat ayında fırlatılan SDO, manyetizmi, ultraviyole ışımayı hatta güneşin iç kısımlarını ölçüyor.
Above the clouds, some of this oxygen formed a thin layer of ozone blocking most of the sun's ultraviolet rays.
Bulutların üzerinde, bu oksijenin bir kısmı ozona dönüştü ve güneşin morötesi ölümcül ışınlarını engelledi.
Keeps the Sun's ultraviolet rays from burning us up. Where the hell have you been the last 10 years?
Güneşin mor ötesi ışınlarının bizi yakmasından koruyor. Son 10 yıl nerdeydin?
While the planet was frozen, the Sun's ultraviolet rays reacted with water molecules in the ice, to produce hydrogen peroxide,
Gezegen donarken, Güneşin ultviyole ışınları buzun içindeki su molekülleriyle reaksiyona girdi
It has been found that changes in the clouds follow changes in the intensity of ultraviolet rays by about a year, but the reason for this long lag is not yet known.
Bulutlardaki değişimin yoğun bir şekilde UV ışınlarıyla yıllık olarak değiştiği bulunmuştur; ama bu uzun gecikmenin sebebi bilinmemektedir.
I have scanned it with x- rays, ultraviolet, mild EM pulses.
Onu x-ışını, ultraviyole, elektromanyetik sinyallerle taradım.
There's nothing to protect Mars from the sun's ultraviolet rays.
Marsı Güneşin morötesi ışınlarından koruyabilecek hiçbir şey yok.
Nothing to protect us against the Sun's ultraviolet rays.
Marsı Güneşin morötesi ışınlarından koruyabilecek hiçbir şey yok.
Slowly, ultraviolet rays would pour in… increasing the risk of skin cancer.
Böylece dünyaya giren ultraviyole ışınları, deri kanserinin yavaşca çoğalmasını sağlayacak.
The Sun's ultraviolet rays. Nothing to protect us against.
Marsı Güneşin morötesi ışınlarından koruyabilecek hiçbir şey yok.
Ultraviolet rays are harmful to us.
Ultraviyole ışınları bizim için zararlı.
Results: 79, Time: 0.0457

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish