UNREAL in Turkish translation

[ʌn'riəl]
[ʌn'riəl]
gerçekdışı
unreal
unrealistic
i̇nanılmaz
incredible
unbelievable
incredibly
unbelievably
extremely
extraordinary
tremendous
enormous
amazingly
fabulous
gerçek olmayan
be real
be true
be the truth
unreal
gerçek değilmiş gibi
gerçek dışıydı
inanılmaz
incredible
unbelievable
incredibly
unbelievably
extremely
extraordinary
tremendous
enormous
amazingly
fabulous
unreal engine

Examples of using Unreal in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I}more unreal, in a way, than any of it.
Bazı yönleriyle hepimizden daha çok gerçek dışıydı.
Every other effects movie is getting more and more unreal and fantasy-like.
Her yapılan yeni efekt filmi gittikçe daha gerçek dışı ve fantezi gibi oluyordu.
This illness of yours is so absurd, it almost seems unreal.
Hastalığın o kadar saçma ki adeta gerçekdışı görünüyor.
This empty stare makes her look unreal.
Bu boş bakış onu gerçek değilmiş gibi gösteriyor.
You're armpits are unreal.
Koltuklaltların inanılmaz.
It was completely unreal.
Çok kötüydü Tamamen gerçek dışıydı.
almost unreal sunlight.
neredeyse gerçekdışı günışığına doygun.
Things doesn't always becomes unreal when it doesn't has any proof and vice versa.
Hiçbir kanıtı olmayan şeyler her zaman gerçek dışı değildir yada tam tersi.
Totally unreal.
Tamamen inanılmaz.
They had this megababe lead singer, unreal!
Megayavru olan şarkıcıları vardı, gerçek dışıydı!
Unreal. Nothing's felt real to me for a very long time.
Benim için uzun zamandır hiçbir şey gerçek değil zaten. Gerçekdışı.
It's a hole in the ground and they're living very grim, unreal lives.
Yerin altında bir delikteler ve hayatları çok ümitsiz, gerçek dışı.
Everything seems unreal tonight.
Bu akşam her şey inanılmaz görünüyor.
This weekend's battle between Han Daewi and Yoo Mira is gonna be unreal!
Han Daewi ile Yoo Mira arasındaki hafta sonu mücadelesi inanılmaz olacak!
Almost unreal sunlight. I can see her moving in the bathroom.
Banyoda dolaşmasını görebiliyorum… yoğun, neredeyse gerçekdışı günışığına doygun.
Yeah. This is unreal, completely unreal.
Evet. Bu gerçekdışı, tamamen gerçekdışı.
Unreal. Now we just got to find him again.
Şimdi onu tekrar yakalamalıyız.- Gerçekdışı.
Now we just gotta find him again. Unreal.
Şimdi onu tekrar yakalamalıyız.- Gerçekdışı.
Nothing's felt real to me for a very long time. Unreal.
Benim için uzun zamandır hiçbir şey gerçek değil zaten. Gerçekdışı.
I will give you those things you thought unreal.
Gerçek olmadığını düşündüğün o şeyleri vereceğim sana.
Results: 233, Time: 0.093

Top dictionary queries

English - Turkish