WHILE YOU CAN in Turkish translation

[wail juː kæn]
[wail juː kæn]
yapabiliyorken
while you can
yapabilirken
while you can
yapabildiğin sürece
mi
you
it
right
is
did
huh
not
really
mümkün olduğu
to be able
be possible
siz yapabilirsiniz
you can

Examples of using While you can in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Carter!- Howard, get out while you can.
Carter!- Howard, yapabiliyorken çık.
Really, Mom? Seo Soo Jin, enjoy your free time while you can.
Gerçekten mi anne? Seo Soo Jin, yapabiliyorken boş vakitlerinin tadını çıkar.
Sleep while you can.
Uyu uyuyabilirken uyu.
Get it while you can.
Alabilirsen bunu da al.
Go while you can.
Gidebiliyorken git işte.
Better pretend while you can.
Yapabildiğiniz kadar rol yapsanız iyi olur.
Enjoy it while you can.
Yapabiliyorken, tadını çıkar. Uyuyamıyor musun?
Honey. You better get in while you can.
Yapabilirsen içeri girsen iyi olur.- Tatlım.
Get it while you can!
Tükenmeden siz de alın!
Enjoy it while you can, Waits.
Zevkini çıkarabildiğin sürece çıkar, Waits.
The dance's pattern: dance while you can.
Dans örnektir; edebiliyorken dans et.
Life is too short not to grab… what makes you happy while you can.
Hayat, seni mutlu eden şeyleri elinden kaçıramayacağın kadar kısa.
keep your tooth while you can.
dişin mümkün olduğunca sende kalsın.
Go and drop a bit on a bird, ey? So my advice to you is to celebrate while you can.
Yapabiliyorken kutlamak… Yani sana tavsiyem… Git ve bir kuşa biraz düş, ha?
so… enjoy it while you can.
yani… yapabiliyorken tadını çıkar.
Look, it's rare that I admit I'm wrong, so you might as well take advantage of it while you can.
Bak, hatamı kabul ettiğim anlar nadirdir, bence yapabiliyorken bu avantajı kullan.
Better take some deep breaths while you can. Come on, frank, admit it. Didn't you miss newark?
Daha iyi derin nefes alabilirsin hadi frank itiraf et newarkı özledigini o newarkı degil bizi özlemiş haklımıyım?
Yeah, well, enjoy it while you can, because tomorrow I'm gonna serve them with my cease and desist order.
Evet, çıkarabildiğin kadar tadını çıkar çünkü yarın haksız uygulamayı durdurma emri göndereceğim.
I don't want to step on you being a mob boss' wife or Suzanne Somers, but enjoy it while you can,'cause we got to get a new car, and not just for us, for Amy too.
Mafya patronunun karısı ve ya'' Suzanne Somers'' olmanı engellemek istemem ama tadını çıkarabiliyorken çıkar çünkü yeni bir araba almak zorundayız ve bu sadece bizim için değil, Amy için de.
While you can.
Hala oynayabiliyorken.
Results: 5370, Time: 0.0784

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish