ÇOK KÖTÜ BIRŞEY in English translation

something terrible
korkunç bir şey
kötü bir şey
korkunç birşey
kötü birşey
berbat bir şey
korkunç bir şeyi
iğrenç bir şey
fena bir şey
kötü bir şeyi
something so bad
çok kötü bir şey
bir şeyin yok belki insanları öldürdüm çok kötü
çok kötü birşey
is a terrible thing
korkunç bir şey
berbat bir şey
kötü bir şey
something horrible
korkunç bir şey
kötü bir şey
korkunç birşeyler
berbat bir şey
korkunç bir şeyi
şey korkunç şeyler
korkunç şeyler oluyordu bu adamın verdiği her şey
çok kötü birşey
something really bad
çok kötü bir şey
gerçekten kötü bir şey
gerçekten kötü birşeyler
gerçekten kötü bir şeye
something very bad
çok kötü bir şey
çok kötü birşey

Examples of using Çok kötü birşey in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Çok kötü birşey yaptım.- Evet.
I did a terrible thing… yeah.
Çok kötü birşey yaptı.
He did a terrible thing.
Çok kötü birşey oldu.
Something very terrible has happened.
Çok kötü birşey yapıyorsunuz.
You're doing a vile thing.
Günün birinde, çok kötü birşey oldu.
One day, a terrible thing happened.
Çok kötü birşey yaklaşıyor.
Something terrible is coming.
Çok kötü birşey.
Something was very wrong!
Nenem çok kötü birşey dedi.
Grandma signed something really, really bad.
Bugün çok kötü birşey yaptım.
I did a terrible thing today.
Gabrielle Solise çok kötü birşey olmuştu.
Something awful happened to gabrielle solis.
Çok kötü birşey yapmış bir canavar. Ama… çoğunlukla bir canavar hakkında.
But… mostly it's about a monster-- a monster who did something so bad.
O ilacı alabilmem için çok kötü birşey yaptın sen. Paranoyak olduğuma inanmıştım ama.
You did something horrible to get me that drug. I was convinced that I was paranoid, but.
biliyorsun ki hepimiz çok kötü birşey bulacağımız günü bekliyorduk.
Eugene, of course you know that we are waiting for something really bad.
Bak, bilader, çok kötü birşey biliyorum, ve kalbim senin için atıyor,
Look, man, I know it's a terrible thing, and my heart bleeds for you, but don't take it out on the street.
Ağabeyimin çok kötü birşey yaptığını biliyorum ve bütün bu olanlardan sonra çekip gittik.
I know my brother did a terrible thing… and then we just took off after all the.
Çok kötü birşeyin.
Something awful.
Sanki birileri çok kötü birşeyler yapıyor gibi.
Sounds like someone's doing something very bad.
Annene çoktan kötü birşey oldu.
Something bad already happened to your mother.
Sana birşey diyeyim… bunalım çok kötü birşeydir.
Let me tell you something, depression is a very bad thing.
Söyleyeyim, bunu hergün yapabildiğine hayret etmem çok kötü birşeydi.
I tell you, it was something so sinister that I was astonished he could do it every day.
Results: 55, Time: 0.0553

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English