Examples of using Şansımız yoktu in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Hiç şansımız yoktu.
Ama şansımız yoktu. Arkadaşım kendini kurtardı.
Gerçekten hiç şansımız yoktu.
Çünkü sensiz kumar gecesini kazanma şansımız yoktu.
Ama başka şansımız yoktu.
O anda, görevi bırakıp oradan ayrılmaktan başka şansımız yoktu.
Bir dakika! Başka şansımız yoktu.
Ötekiler nerede? Hiçbir şansımız yoktu.
Ötekiler nerede? Hiçbir şansımız yoktu.
Yani başka şansımız yoktu.
O sistemle maçı kazanma şansımız yoktu.
Fakat o geldiği anda artık bunu yapma şansımız yoktu.
Benim zamanımda seçme şansımız yoktu.
ABDnin devlet gücüne karşı gelme şansımız yoktu.
Öyle bir araç varken hiçbir şansımız yoktu, değil mi? Marlene.
Birlikte inşa ettiğimiz bir şeyin dışında bırakıldık… bu yüzden içeri dalmak dışında şansımız yoktu.
Ama bizim, Nervtekilerin, geleceği sana emanet etmekten başka şansımız yoktu.
Ama bizim, Nervtekilerin, geleceği sana emanet etmekten başka şansımız yoktu.
Bak biliyorum, pek şansımız yoktu ama bence bizim beraber olmamız gerekirdi.
Hiç şansımız yoktu Sam. Bunu kendine yapmanı izlemeye dayanamıyorum artık.