AÇMAYA in English translation

to open
açmak
açmayı
açacak
açık
açar
açın
açılıyor
to turn
dönüştürmek
çevirmek
dönmeye
açmak
açmayı
ele
ortaya
cephe
to bloom
çiçek açmaya
çiçek açması
çiçeklenmeye
blooma
to answer
cevap
cevaplamak
yanıtlamak
yanıt
hesap vermek
yanıt vermeye
to unlock
açmasını
kilidi açmaya
çözmeye
açmaya
kilidini açacak
açığa
to bring up
açmak
getirmesini
yetiştirmek
büyütmenin
açmayı
to pick up
almak
toplamak
tavlamak
alacağım
kaldırmaya
açmaya
ayartmaya
to reopen
yeniden açmak
tekrar açmak
yeniden açmayı
tekrar açmayı
yeniden açacağına
tekrar açacak
not
değil
yok
sakın
hiç
olmaz
pek
hayır
henüz
etme
bilmiyorum
unpacking
boşalt
yerleşmekle
kutuları açmana
eşyalarımı yerleştireyim
açmak
eşyalarını
paketini
açmama
to broach
to unwrap
to blossom

Examples of using Açmaya in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Ölçümler sinir sisteminde hasara yol açmaya yetecek kadar yüksek olmadığını gösterdi.
The radiation measurements weren't high enough to cause central nervous system damage.
Ama gerçekten yeni bir sayfa açmaya çalıştım.
But I was really trying to turn a new leaf.
Alo? Nihayet telefonu açmaya karar verdin demek?
Hello. So you finally decided to pick up the phone?
Yüzünün maskesini kullanarak telefonu açmaya çalışıyorum.
I'm trying to unlock your phone using a mask of your face.
Kapıyı açmaya.
To answer the door.
Dolabı açmaya çalışmıyordum, yemin ederim.
I wasn't trying to openyour closet, I swear.
Glaphyra ve Monlik çadırları açmaya başlayın.
Glaphyra and Monlik, start unpacking the tents.
Ve Patterson, telefonu uzaktan açmaya çalış.
And Patterson, try to turn that phone on remotely.
Onunla ilgili konuyu açmaya çekiniyorum.
I hesitate to broach the subject with her.
Alo? Nihayet telefonu açmaya karar verdin demek.
So you finally decided to pick up the phone? Hello.
Pis, küçük parmakların pencereyi açmaya uğraşıyor.
Your grubby little fingers trying to unlock this window.
Babam bir gün kapıyı üzerinde sadece bir yelekle açmaya karar verdi.
One year my dad decided to answer the door just wearing a vest.
Hediyeleri açmaya başlamak ister misin?
Do you wanna start opening presents?
Başımıza bela açmaya cesaret edemeyiz. Patron!
Boss! We wouldn't dare start any trouble!
John, kameraları açmaya çalışacaklar.
John, they will be trying to turn the cameras back on.
Evlat edinme konusunu açmaya çalıştım.
I tried to broach the subject of adoption.
Yardım etmek istiyorsan, şunları açmaya başlayabilirsin.
If you want to help, you can start unpacking those for me.
Hediyeleri açmaya devam edin yoksa bütün hafta buradayız.
But keep opening presents because otherwise we will be here all week.
yeniden bir sayfa açmaya söz veriyorum.
me a ride back, I promise to turn over a new leaf.
Bir başka ipucu da ışığı açmaya çalışmandır.
To adjust light levels. You can't. Another tip-off is trying.
Results: 1030, Time: 0.0856

Top dictionary queries

Turkish - English