Examples of using Dava açmaya in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Gazeteciler, söz konusu değişikliğin basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğünü teşvik etmesine karşın, siyasilerin muazzam seviyede nüfuz ettikleri bir yargı sisteminde gazetecilere dava açmaya devam ettiğini söylüyor.
Bayan Ellis, kim size Emilyden bahsetti… ve sonra dolandırıcılıktan dava açmaya ikna etti?
Sen, iki yıl ve üç işletme önce sana zarar verdiğimizi… söyleyerek bize dava açmaya çalışan kuklacı adamsın. Baba?
Sen, iki yıl ve üç işletme önce sana zarar verdiğimizi… söyleyerek bize dava açmaya çalışan kuklacı adamsın. Baba?
Ve avukatı ona beni terkedip, başka bir kızı hamile bıraktıktan sonra… pek şansının olmadığını söyleyinceye dek, dava açmaya hazırdı.
Sen, iki yıl ve üç işletme önce sana zarar verdiğimizi söyleyerek bize dava açmaya çalışan kuklacı adamsın.
Allan ya da Dennis dava açmaya karar verirse kazanma şansımız hiç mi hiç yok, sıfır.
Yerel gazetelerde bu haber yayınlanıncaya kadar, savcı dava açmaya yanaşmıyordu.
O zaman kurallara göre ölü için konuşup sana dava açmaya hakkı yok.
kendi mısırını sattıkları için çiftçilere dava açmaya başladı.
Davayı mahkemeye getirmemize kadar üç yıl geçti. Dava açmaya karar vermemizden.
Geçen ay Makedonya, Yunanistanın Üsküpün NATO üyeliğini engelleme kararının iki ülke arasında 1995 yılında imzalanan bir anlaşmanın ihlali olduğunu ileri sürerek bundan ötürü Yunanistana Uluslararası Adalet Divanında dava açmaya karar verdi.
Eğer buna devam ederse dava açmaktan başka seçeneğimiz kalmayacak.
Kimlik hırsızlığında dava açmak zor.
Yani akademiyi beni almazlarsa dava açmakla tehdit edecek kadar yaşlıyım.
Dava açmak yerine buraları satabilirdik.
Dava açmak benim başıma kaldı.
Yani beni dava açmakla tehdit ettikten ve o domuz şeyinden sonra.
Gökevi dava açma niyetinde.
Bana dava açmış 3 dadı var zaten, biri haksız yere.