DAVA in English translation

case
vaka
dosya
durum
olay
çanta
davayı
dava
sue
sueyu
suenun
dava
mahkemeye
trial
duruşma
deneme
deney
davası
mahkemeye
dava
yargılanmayı
yargılama
bir imtihandır
lawsuit
davayı
dava
tazminat davası açtık
suit
elbise
giysi
uygun
takım elbise
takım
kostümü
kıyafeti
takımını
dava
zırhı
prosecute
dava
kovuşturma
yargılamasını
litigation
davaları
dava
charges
hücum
şarj
yük
ücret
sorumlu
yetkili
suçlaması
sorumluluğunu
suçu
başına
prosecution
davacı
savcı
i̇ddia makamı
davayı
kovuşturma
yargısal
dava
takibat
cases
vaka
dosya
durum
olay
çanta
davayı
dava
suing
sueyu
suenun
dava
mahkemeye
sued
sueyu
suenun
dava
mahkemeye
lawsuits
davayı
dava
tazminat davası açtık
sues
sueyu
suenun
dava
mahkemeye
prosecuting
dava
kovuşturma
yargılamasını
charge
hücum
şarj
yük
ücret
sorumlu
yetkili
suçlaması
sorumluluğunu
suçu
başına

Examples of using Dava in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Dava için tanıklık etmeye hazır mısın?
And you're prepared to testify for the prosecution?
Ve kız taşımak zorunda kaldı, çünkü onlar bana dava olamaz.
And they can't prosecute me because the girls had to move.
Dava bittikten sonra… belgeleri halka açıyorlar.
The shit's open to the public after they finish prosecuting your ass.
Aileyi cinayetle dava edin durusmaya baslayalim.
Charge the parents with murder and begin the trial.
Bay Dava Edip Anlaşır.
Mr. Sues and Settles.
Kinci dava benim suçum mu yani?
So vindictive prosecution is my fault now?
Ama delil yetersizliğinden dolayı dava düştü.
But the state dropped charges for lack of evidence.
Devlet, vakadan dört yıl geçince, kazara adam öldürmeyi dava açamaz.
The State can't prosecute a manslaughter four years after the fact.
Ama, dava açarak Onunla bir hayli ilişkisi olan insanları incitemem.
But I can not hurt the people who contact him so highly, by prosecuting him.
Yalancı tanıklıktan dava açarsak, hapse girebilirsin.
And if we press the perjury charge, you could go to prison.
Birçok dava kazandım, aptal bir kadın değilim.
And I have won a lot of lawsuits, I'm not a stupid woman.
Herkesin dava edip kazandığını varsayınca en fazla 30 milyon eder.
That's assuming everybody sues and wins.
Ama dava boyunca yoktu.
But there is none for the prosecution.
Kendini, doktor kontrolüne bırakmayı kabul ettiğin için dava düştü.
The charges were dropped because you agreed To put yourself in a doctor's care.
Bu son derece tehlikeli.- Ama sizi bundan dava edemeyiz!
Now this is extremely nasty, but we can't prosecute you for that!
Vincent Hanlana dava açılmasında emeği geçen herkesi bulayım?
Find the whereabouts of everybody else associated with prosecuting Vincent Hanlan, fast?
Sizi mahkemeye saygısızlıktan dava edeceğim. Son bir şey daha Bay Moore.
And I will charge you for contempt in court. One more word, Mr. Moore.
Ben inç dökme gelen dava tutmak için yapabileceğiniz tüm.
It's all I can do to keep lawsuits from pouring in.
Dava tanıklarıyla ilgili emirler.
The order of the prosecution witnesses.
Aşağılık satıcı bizi dava edip kazanıyor.
Lowlife dealer sues us and wins.
Results: 8818, Time: 0.0367

Top dictionary queries

Turkish - English