AĞLADIĞINI in English translation

crying
ağlamak
ağlayan
çığlık
ağlarken
cryin
ağlamayı
ağlaşıyorlar
wept
ağlamak
ağlar
gözyaşı
ağlatmalıyım seni bir daha görmezsem ağlayacağım
sobbing
acıklı
üzücü
hüzünlü
hıçkırık
bir üzücü
tears
gözyaşı
yırtık
yaş
yarık
paramparça
gözyaşartıcı
göz yaşartıcı
göz yaşı
yırt
parçala
cry
ağlamak
ağlayan
çığlık
ağlarken
cried
ağlamak
ağlayan
çığlık
ağlarken
cries
ağlamak
ağlayan
çığlık
ağlarken
whimpering
sızlanabilir
she was blubbering

Examples of using Ağladığını in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Tom, Marynin her zaman ağladığını söylüyor.
Tom says that Mary cries all the time.
Margot bana Roosun çok ağladığını söyledi.
Margot said that Roos cried a lot.
Tom, Marynin nadiren ağladığını söylüyor.
Tom says Mary seldom cries.
Hye-nanın bodrumdaki odasında ne kadar sıklıkla ağladığını hiç fark etmiş miydiniz?
Have you ever thought about how much Hye Na cried in the basement?
Tom, Marynin nadiren ağladığını söyledi.
Tom said Mary seldom cries.
Hye-nanın bodrumdaki odasında ne kadar sıklıkla ağladığını hiç fark etmiş miydiniz?
In that basement room? Did it ever occur to you how often Hye-na cried.
Tom Marynin sık sık ağladığını söylüyor.
Tom says Mary often cries.
Sonra dedemin neden öyle ağladığını anladım.
Then I understood… why my Grandpa cried like that.
Tom, Marynin sık sık ağladığını söyledi.
Tom said Mary often cries.
Tom, Marynin sık sık ağladığını söyledi.
Tom said that Mary often cries.
Tom, Marynin nadiren ağladığını söyledi.
Tom said that Mary seldom cries.
Annenin sürekli ağladığını söyledi.
Your mother always cries.
Otuzbir çektiğinde Aziz Louisnin ağladığını biliyor muydun?
Do you know Saint Louis cries when you touch yourself?
Delice geldiğinin farkındayım ama o zamandan beri onun ağladığını duyuyorum.
I know it sounds crazy. But ever since then, I have been hearing her cries.
İsa onun ağladığını gördü ve onunla olan insanlarında ağladığını gördü.
Jesus saw her weeping… and he saw how the people with her were weeping also.
Barney köpeği öldüğü zaman ağladığını söyledi ve çocuklar gülmeyi kestiler.
Barney said he cried when his dog died. And the kids stopped laughing.
Ağladığını sanmıyorum, tamam mı? Benden ayrılan oydu.
I don't think she's crying, OK She broke up with me.
Felicia, biri otoparkta ağladığını görmüş, iyi misin?
Felicia? Someone said you were crying In the parking lot?
Biz ağladığını neden olduğunu Biz, bizim gözünde toz var.
We have dust in our eyes, that's why we're crying.
Ağladığını falan görmedim.
I saw no crying.
Results: 873, Time: 0.0382

Top dictionary queries

Turkish - English