ALEYHINDE in English translation

against
karşı
aleyhine
karşı karşıya
against him
ona karşı
aleyhindeki
onunla
ona , sahtekar avukatı yer bezi yapmayı düşünürken kendini karşıma
testify
ifade
tanık
şahit
şahidlik
aleyhinde
şehadet edecek
against them
onlara karşı
onlara
aleyhlerine
üzerlerine

Examples of using Aleyhinde in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Aleyhinde hiçbir kanıt yok efendim.
There is no evidence for nor against him, sir.
Davanın aleyhinde olan bir şey girmem ben.
I'm not jumping out on something that will harm the case.
Bence kardeşinin aleyhinde olacaktır.
I reckon he will denounce his brother.
Söyleyeceğin her şey… aleyhinde kullanılacaktır.
Anything you say can and will be used against you.
Hiçbir şey aleyhinde kullanılmayacak.
Nothing will be used against you.
Söyleyeceğin her şey, mahkemede aleyhinde kullanılacak.
Anything you say can be used as evidence in court.
Orada burada harp aleyhinde….
He talks against the war, here and there.
Söyleyeceğin her şey aleyhinde kullanılacaktır.
Anything you say can be used against you.
Bu, çok dar bir fırsat penceresi ve ihtimaller avcıların aleyhinde.
It's a narrow window of opportunity and the odds are stacked against the hunters.
Söyleyeceğin herhangi bir şey aleyhinde kullanılabilir.
Anything you say may be used against you.
Cher ise aleyhinde.
Cher will be pro.
Bu adamın söyleyeceği her şey aleyhinde kullanılabilir.
Anything this fella says can be held against him.
Neden tanık kürsüsüne çıkmıyor ve Killickin aleyhinde konuşmuyorsun?
Why don't you take the witness box and sing Killick's praises to his judgeship?
Broşürler askeri valinin aleyhinde.
Leaflets denounce the military governors.
İhtimaller, barsak onarımının işe yaramasının aleyhinde.
The odds are stacked against the bowel repair working.
Zaman, küçük kızlarının aleyhinde için işliyor Max.
Time is running out for those little girls of yours, Max.
Zaman, küçük kızlarının aleyhinde işliyor Max.
Time is running out for those little girls of yours, Max.
Söyleyeceğin her şey mahkemede aleyhinde kullanılabilir.
Anything you say can and will be used in a court of law.
Adam anlaşma yapmış, Türklerin aleyhinde tanıklık etmiş.
He testified against the Turks, then he disappeared, probably into Witsec. This guy made a deal.
Joanın sevgilisi Gavinin ayakkabısında kan ve aleyhinde bir men kararı var.
Joan's boyfriend, Gavin Pallard, blood on his shoe and a TRO.
Results: 589, Time: 0.0409

Top dictionary queries

Turkish - English