ALMAK in English translation

take
al
almak
alıp
alacak
kabul
alman
sürer
götür
alın
götürün
to get
almaya
var
bulmaya
gitmek
getirmeye
alacağım
ulaşmaya
elde etmek
girmek
yakalamaya
to buy
almak
satın
alacak
ısmarlamak
alman
kazanmaya
alabilmek için
to have
sahip
olsun
var
yapmak
sahibi olmak
geçirmek
ağırlamak
almanı
almak
daha
to receive
almaya
kabul etmek
alan
alacak
ağırlamaktan
karşılamaya
onlar nail olacaklar
to pick up
almak
toplamak
tavlamak
alacağım
kaldırmaya
açmaya
ayartmaya
to purchase
satın almak
almak için
alımını
to grab
almaya
yakalamaya
kapmak
tutmaya
ellemeye
kavramaya
avuçlamaya
to obtain
almak
elde etmek
ele
ulaşmak için
edinme
etmek
taking
al
almak
alıp
alacak
kabul
alman
sürer
götür
alın
götürün
took
al
almak
alıp
alacak
kabul
alman
sürer
götür
alın
götürün

Examples of using Almak in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Sen? Sen bunu mu almak isterdin?
You?- Hmm. You would like to have that?
Müşterisi olmadığım halde bankadan çörek almak.
Took doughnuts from a bank where I was not a customer.
İşle alakalı bazı eşyalar almak için eve gelmek zorundaydım.
I had to come home to grab some stuff for work.
Ama size sorun olmayacaksa, bunu geri almak isterim.
But if you don't mind, i would like to have this back.
Adamların derelerden aldığı altınları onlardan almak.
Taking gold from the men who took it from the creeks.
sadece bir şey almak istiyorum.
I just wanted to grab something.
Evet, burada biraz yardım almak güzel olurdu.
Yeah, it would be nice to have a little help over here.
Telefonu ver. Hem daireden bir şey almak istiyorum.
Let me focus and give me the phone! Plus, I want to grab something from the apartment.
Ama sonra, temel olarak, bir araba almak zorunlu hale gelir.
But then, basically, it becomes Mandatory to have a car.
Neyse, burada. Bunu almak isteyebileceğini düşündüm.
Anyway, here. I thought you might want to have this.
Onun için biraz kan almak için evden ayrıldım.
And when I got back, I left home to grab some blood for him.
Neyse, burada. Bunu almak isteyebileceğini düşündüm.
I thought you might want to have this. Anyway, here.
Biliyorum. Bayan Baggoli içeri girdiğinde elbiseyi almak üzereydim.
When Miss Baggoli came in. I was just about to grab the dress I know.
Almak için geldiğim şeyi alana kadar hiçbir yere gitmem.
I ain't goin' nowhere until I get what I came for.
Eşyalarını almak için geri dönmemesini söyledim.
And I told her not to go back for her stuff.
Herkesi ayaklar altına almak istiyorsun, değil mi?
You want everyone at your feet, don't you?
Hala ilaçlarını almak zorundasın, Harold.
You still have to take your meds though, harold.
Onu almak istemiyorsanız barınağa bırakmanızı öneririm.
I suggest you take him to the pound, unless you want to keep him.
Eşyalarını geri almak neden bu kadar önemli?
Why is it so important that you get your stuff back?
Sadece gardiyanlar dikkat almak emin olun, tamam mı?
Just make sure you take care of the guards, okay?
Results: 14041, Time: 0.0822

Top dictionary queries

Turkish - English