ARAR in English translation

call
ara
çağrı
arayın
aramak
telefon
çağırın
haber
der
çağır
ararım
seek
dileyin
arar
isteyin
arayan
arıyorum
istiyorsanız
bul
peşinde
rızasını
nasibinizi arayın
look
göz
bakmak
bakış
görünmek
bakın
dinle
bakin
search
aramak
arayışı
bulmak
arar
araştırma
bir arama
araştırın
will
olacak
eder
edecek
olur
gelecek
verecek
yakında
birazdan
olacak mı
hemen
calls
ara
çağrı
arayın
aramak
telefon
çağırın
haber
der
çağır
ararım
looking
göz
bakmak
bakış
görünmek
bakın
dinle
bakin
seeks
dileyin
arar
isteyin
arayan
arıyorum
istiyorsanız
bul
peşinde
rızasını
nasibinizi arayın
searches
aramak
arayışı
bulmak
arar
araştırma
bir arama
araştırın
called
ara
çağrı
arayın
aramak
telefon
çağırın
haber
der
çağır
ararım
looks
göz
bakmak
bakış
görünmek
bakın
dinle
bakin
calling
ara
çağrı
arayın
aramak
telefon
çağırın
haber
der
çağır
ararım
seeking
dileyin
arar
isteyin
arayan
arıyorum
istiyorsanız
bul
peşinde
rızasını
nasibinizi arayın
searching
aramak
arayışı
bulmak
arar
araştırma
bir arama
araştırın

Examples of using Arar in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I} Her zaman onu arar,{ y: i} ona yalvarır, rica ederdi.
She called all the time, begging him, pleading.
Bugünlerde her şeyin arkasında teroristleri arar oldum.
These days… I look for terrorists behind most everything.
Genelde Escorpion onları arar.
Escorpion usually looks for them.
Cehennem iblisleri seçilmiş olanı arar!
Demons from hell seek the chosen one!
Romantizm ile akan bir sevgili arar bir kalp.
A heart that seeks a lover flowing with romance♪- Yawn.
Geleneksel fadoyu çağdaş stillerle harmanlar ve yeni müzikal anlatım biçimlerini arar.
She blends traditional fado with contemporary styles and searches out new forms of musical expression.
Varsayılan yerlerinde uygulamarı arar. Sadece standart olmayan kurulumlarda işaretsizdir.
Search for programs in default places. Uncheck only for non-standard installations.
Bebeğin arar seni şimdi.
Your baby's calling.
Eğer bir şey istiyorsa gidip bizi Union Meydanında arar adamım.
He's just gonna look for us in union square, man.
Küçük şeyler geçerli neden arar.
Little thing called probable cause.
Uffe ortadan kaybolur ve Merete onu arar.
Uffe disappears, Merete looks for him.
Her kız, aklen mantıklı ve fiziksel olarak güçlü bir eş arar.
Every girl seeks a companion who's mentally and physically strong.
Şafak vaktinden önce kaygısızca yükselir ve macera arar.
Rise free from care before the dawn, and seek adventures.
Sevgilini arar, anne babanla vedalaşırdın.
Calling your boyfriend, saying good-bye to mom and dad.
İnancı arar ve konuşurken.
Seeking faith and speaking words♪.
Davidin annesi arar bazen.
David's mother called sometimes.
Psikologlar her şeyde delilik arar.
Shrinks always look for the crazy in everything.
Hakkında doğru bir sözleşme hit arar diyorsunuz değil mi?
Looks about right for a contract hit, wouldn't you say?
Gözlerim hep seni arar.
My eyes search for you.
Bazıları kalan az zamanı israf etmek yerine bir duygu arar.
Some seek a sense… instead of wasting the little time that we.
Results: 1351, Time: 0.0447

Top dictionary queries

Turkish - English