Examples of using Bütün zamanların in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Peki bu, bütün zamanların geçmişin, şimdiki zamanın ve geleceğin, çoktan var olduğu anlamına gelebilir mi?
Lütfen o hımbıl kokarca ve hımbıl mesane konusunda size yardım ettiğim bütün zamanların hatırı için.
Akira Kurosawa, ki eminim biliyorsundur, bütün zamanların en büyük yönetmenlerinden biri.
Dünya Savaşından ünlü bir İngiliz asker,… bütün zamanların en iyi askerlerinden biri.
İnsanlar farketmez çünkü çok konuşkan değilimdir ama bütün zamanların'' en eziği'' benim.
İnsanlar farketmez çünkü çok konuşkan değilimdir ama bütün zamanların'' en eziği'' benim.
Yani, yatıya kalmak, bütün zamanı birlikte geçirmek, kıyafetlerimi ödünç almak.
Dünyadaki bütün zamana sahibim nasılsa.
İhtiyacın olan bütün zamanı kullan.
Dünyadaki bütün zamana sahibim.
Dünyanın bütün zamanı.
O bütün zamanını onunla geçiriyor.
Bütün zaman ve uzay.- Anlamadım?
Dünyadaki bütün zamana sahip olduklarını sanıyorlardı.
Gelecek dünyadaki bütün zamana sahiptir.
Bütün zaman ve uzay orada öylece bekliyor.
İhtiyacın olan bütün zamanı sana vereceğim.
Sen bütün zamanını Alma-Atada geçirdin!
Peki, ne, onlar bütün zaman dışarıda değiller mi ya da ne?
Tom istediği bütün zamana sahip olacağını düşündü.