BÜYÜK BIR FARKLILIK in English translation

a huge difference
büyük bir fark
arasında büyük bir fark
büyük fark yaratıyor
büyük fark yarattı
devasa bir fark
arada büyük fark var
kocaman bir fark
big difference
büyük bir fark
arada büyük fark var
büyük değişiklikler
kocaman bir fark
baya fark
büyük bir değişim
is much different

Examples of using Büyük bir farklılık in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Evde sِylemekle mikrofona sِylemek aras‎nda büyük bir fark var.
And singing in front of the mic. There's a huge difference between singing at home.
Öldürmekle öldükten sonra parçalamak arasında büyük bir fark var.
There's a huge difference between killing a woman and mutilating her body after she is dead.
Öldürmekle öldükten sonra parçalamak arasında büyük bir fark var.
And mutilating her body after she is dead. There's a huge difference between killing a woman.
Sebep ve nispet arasında büyük bir fark var.
Between causation and correlation.- 2002…- There's a huge difference.
Nedensellik ile bağlantı arasında… büyük bir fark var biliyorsun.
Between causation and correlation.- There's a huge difference.
Numara büyük bir farkla lider.
No. 3 is leading by a big margin.
Her şeyde büyük bir fark olduğunu hissedeceksiniz.
There's a great difference in everything you're feeling.
Büyük bir fark var Bayan de Marco.
Theres a big diference, Mrs de Marco.
Çok büyük bir fark.
A very great difference.
Çok büyük bir fark var sanki?
Is that really a huge distinction?
Büyük bir fark.
A big, huge difference.
Büyük bir farkmış.
That's the big thing.
Bu büyük bir fark.
That makes quite a difference.
Daha büyük bir farkınız olabilir mi? Bu mu?
What greater difference can you have? That's it?
Daha büyük bir farkınız olabilir mi? Bu mu?
What greater difference can you have?
Büyük bir farkla!
By a big margin!
Büyük bir fark.
It's a big difference.
Türkiyenin iktidar partisi Pazar günü yapılacak seçimleri büyük bir farkla kazanmaya hazır görünüyor.
Turkey's ruling party looks set to win Sunday's vote by a large margin.
Ve bu, bilgilerin belirsizliğinin yanında çok daha büyük bir fark.
And this means that it's much bigger a difference than the uncertainty of the data.
Olağan bir hediye ama büyük bir farkla.
This is just the usual present, but with one major difference.
Results: 42, Time: 0.03

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English