BAŞINDA in English translation

early
erken
ilk
önce
önceden
sabah
başlarında
saatte
at the beginning
başta
en baştan
başında
başlangıçta
başla
en başından başla
ilk
head
kafa
kafadan
doğru
başını
başkanı
kellesini
şefi
aklına
lideri
müdürü
in charge
sorumlu
yetkili
başında
sorumluluk
komuta
görevli
görevlendirdi
at the start
başta
başında
başlangıçta
başladığında
start
led
kurşun
baş
ipucu
öncü
başrol
sebebiyet
bir ipucumuz
bir ipucunu
kılavuz
liderlik
beginning
başlayın
başlayacak
başlangıç
başlasın
başlar
is
ol
çok
işte
ise
olun
top
üst
en iyi
ilk
baş
en yüksek
silindir
yüksek
üstüne
baştan
bluz
in
içinde
içeri
içine
yılında
var
girdi
oraya
durumda
ortaya
verin

Examples of using Başında in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Evet, Sonja işinin başında.
Yes, Sonja is at work.
ONeil sezonun başında Lucky Cannonu main eventte mağlup etti.
In the season premiere, O'Neil defeated Lucky Cannon in the main event.
Serviksin başında kasılan bir sürü kas vardır.
The top of the cervix actually has a lot of muscle that does contract.
Ve Carcanolar ve Vincein başında olduğu aile birbirine düşmanmış.
Hmm. The Carcanos were Vince's chief rivals back in the day.
Sanatçı iş başında.
An artist is at work.
Julia, senden bir muayenenin başında durmanı istiyorum.
Julia, you wanted to sit in on some consultations.
Köpek sahnesinin düzeninde bazı değişiklikler oldu, ikinci perdenin başında.
There are some changes for the blocking in the dog scene, top of act two.
Senin işin klinik ekibinin başında olmak.
Your job is chief of staff for the Medlab.
Robotum Kong görev başında.
My robot Kong is in position.
Haftalarca burada, bu dağ başında kalmak zorundayım.
I must stay for weeks in these mountains.
Ayıcık dağıtıyor olsaydım listenin başında muhakkak sen olurdun.
If I was giving away teddy bears, you would be absolutely top of the list.
Kocam iş başında.
My husband is at work.
Efendim, resepsiyonist onu cesedin başında elinde silahla dikilir bulmuş.
Sir, the front desk clerk found her standing over the body, gun in hand.
Francine, bu konuşmaya merdivenlerin başında devam edebilir miyiz?
Francine, can we move this conversation to the top of the staircase?
Rhino görev başında!
Rhino is on the job!
Madam Escarguelin Ofisi nerede?- Merdivenin başında.
Tell me mate, Madame Escarguel's office At the top of the staircase.
Buraya geldin, cesedin başında dikilen birini gördün.
You came in, you saw somebody standing over the body.
Büyük tasarımım iş başında.
My great design is at work.
İşte haberi saat başında yapan şey.
Here's what's making the news at the top of the hour.
En azından, 14. yüzyılın başında öyleydim.
At least, I used to be in the early 14th century.
Results: 3076, Time: 0.0682

Top dictionary queries

Turkish - English